Bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğu, bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmediği ve kural olarak ispat yükü senedin 'bedelsiz olduğunu' ileri süren tarafa ait bulunduğu, ancak senette borcun nedeni 'mal' ya da 'nakit' olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağı(HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6)- Eğer yanlardan biri 'senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını' söylüyorsa, buna senedin ta' lili dendiği, bu anlamda ta' lil 'senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma' anlamına geldiği ve bu hâlde ispat yükünün, kaydın aksini iddia edene ait olacağı-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada, mahkemece "varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınması, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılması, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yerinin saptanması, özellikle davalının boşanmış olduğu eşiyle tekrar evlenmiş olması, boşanılan eşin denetmen raporunda birlikte yaşadıklarına dair beyanı dikkate alınarak bu dönem yönünden de değerlendirme yapılarak 'boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama' olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiği"-
5510 s. K.'nun 56/son maddesinde, boşanmanın amacına yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin araştırılmasının söz konusu olmadığı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulanmasının mümkün olmadığı, bu maddeyle boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusunun, gelir veya aylıktan kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiş olduğu, boşandığı eşle fiilen birlikte yaşamaya kişiyi sürükleyen etkenin niteliği ve türünün, hukuk düzeni açısından önem taşımadığı, hakkın kötüye kullanılması hangi dürtüyle (saikle) ortaya çıkarsa çıksın hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Hakimin, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, dava dilekçesinde bildirilmeyen vakıaları kendiliğinden gözetemeyeceği, davacının dava dilekçesinde aleyhinde icra takibi yapılamayacağını ileri sürdüğü, sonraki beyanlarında ise borçlu bulunmadığını bildirdiği, bu durumun iddianın genişletilmesi niteliğinde olmadığı, mahkemece iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi anlamında menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi ve bu yönde araştırma yapılması gerekeceği-