Takibin kesinleşmesi üzerine şikayetçi üçüncü kişinin ve borçlunun maliki olduğu taşınmaz üzerine haciz konulduğu, taşınmazın adi ortaklık adına kayıtlı olmadığı anlaşıldığından, haciz konulan taşınmazın adi ortaklığa ait olduğundan bahsedilemeyeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiş olmasının yerinde olduğu-
Somut olayda genel haciz yolu ile ilâmsız icra takibinde alacaklı takip talebinde borçlu olarak gösterilen adi ortaklık yanında davalı ...'in ismi de belirtilmiş olup diğer ortak olan ... ...'den de "ortağı" ifadesiyle bahsedildiği; davalı ... ... de her iki ödeme emrinin tebliğine itiraz ederek husumetin kendisine yöneltildiğini kabul ettiğinden tirazın iptali davasında da adi ortaklığın tüm ortaklarının yargılamaya katılımları sağlandığına göre husumetin adi ortaklığın her iki ortağına da yöneltildiği kabul edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine açılan davanın konusu para ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılmasının zorunlu olmadığı- Ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığından değil ihtiyari bir dava arkadaşlığından söz edilebileceği- Dava işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin olup konusu para olan davada adi ortaklar arasında zorunlu bir dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından Mahkemece dava dışı adi ortağın davaya dahil edilmesinin ve bu Şirket aleyhine hüküm kurulmasının yerinde olmadığı- Davanın açıldığı tarih itibarıyla arabuluculuk dava şartı olup anılan Şirket bakımından arabuluculuk dava şartı da gerçekleşmediğinden şirketin davaya dahil edilmesi hatalı olduğu gibi arabuluculuk dava şartı mevcut olmadığı halde davanın esasına yönelik hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 3/b-son maddesi uyarınca davacının devrin ikmali bakımından, ödemeler tamamlandığında noterden bir istifa iradesinde bulunacağı, başkaca bir edim yükümlenmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin anılan hükmünün son cümlesinin davacı lehine bir sorumsuzluk anlaşması niteliği taşıdığı, davalı gerçek kişinin sözleşmeyle yüklendiği devir bedelinin cüz'i bir kısmını ödedikten sonra bakiye bedeli ödemediği, davalının dava tarihine değin geçen süreç bakımından, sözleşme ile kararlaştırılan ifa sıralaması bakımından davacıdan kendi ediminin ifasını (noterden istifa beyanı) isteyemeyeceği, ortaklardan birinin tek taraflı fesih beyanı ile ortaklığın kendiliğinden sona ermeyeceği, davacının fesih ihtarnamesine verdiği cevap ile feshe karşı çıktığı, ortaklardan birinin açmış olduğu adi ortaklığın feshine dair bir dava bulunmadığı, bu durumda dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı ve hakim ortağı olan davalının, pay devri ve temlik sözleşmesinden kaynaklı borcunu ortadan kaldırmak adına sözleşmeyi tek taraflı feshetmek suretiyle, iyi niyet kurallarına aykırı olarak oluşturduğu fiili durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
İcra takibinin tarafı olmayan 3. kişilerin, tarafı olmadıkları icra takibindeki hacizlerin kaldırılmasını şikayet yoluyla icra mahkemesinden isteyemeyecekleri-
Yükleniciden haricen satın alınan bağımsız bölümün tapu kaydının iptâli ve tescili, mümkün olmadığı taktirde taşınmaz için ödenen bedelin iadesi istemi- Dava dışı arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesini birlikte imzalayan davalı şirketlerin adi ortak oldukları ve ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu oldukları- Sözleşmelerin adi ortaklardan biri olan şirketin devamı niteliğinde olan bir diğer şirket ile davacılar arasında düzenlendiği, sözleşmenin feshine yönelik ihtar çekilmesi sonrası inşaat taşeronluğunun şirketin devamı niteliğinde olan bu şirketine verilmiş olması işlemleri dikkate alındığında tüm bu işlemlerin muvazaa yaratmak gayesiyle yapıldığı anlaşıldıından, hükmedilen bedelden adi ortakların müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği-
Adi ortaklıkta davanın, tüm ortaklar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğundan, mahkemece davacıya makul ve bir süre verilerek adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın açılan davaya muvafakatının alınmasının temini; şayet muvafakat verilmezse davacı tarafından, dava dışı ortak hakkında işbu dava ile birleştirme talepli dava açılması ve bu suretle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip, davanın sonuçlandırılması gerekeceği- Belirtilen şekilde taraf teşkili sağlanmadığı takdirde adi ortaklardan birisi tarafından açılan davanın dinlenme imkânı bulunmadığı gözetilerek aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Öte yandan kabule göre de, sözleşme gereğince yapımı kararlaştırılan binanın tamamlanma oranı ve yüklenicilerin edimini ifa edip etmediği tespit edilirken sadece natamam bağımsız bölümler yerine inşa edilen tüm bağımsız bölümlerin ve ortak alanların eksik ve kusurları da gözetilerek bir bütün halinde tamamlanma oranlarının tespiti gerektiği halde bu hususa aykırı şekilde işlem yapılmasının hatalı olduğu-
Somut olayda, adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak temsilcisi aracılığıyla takip konusu çeki ciro ettiği anlaşıldığından takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle, adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği-
TBK. 638/3 uyarınca her bir ortak, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçtan şahsen, sınırsız ve müteselsilen sorumlu ise de, sadece borçlu şirket hakkında düzenlenen haciz ihbarnamesi ile 638/1'e göre elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olan hak ediş üzerine haciz konulamayacağı-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-