Davacı borçlu vekili "vekillik görevinden istifa ettiğini" bildirmişse de, icra dosyasında istifa dilekçesinin davacı borçlu asile tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatasına rastlanmadığından, vekillerin istifasının borçlu asile tebliğ edilmemesi sebebiyle yasal olarak vekalet görevinin sona erdiğinden söz edilemeyeceği- İstifa dilekçesinin asile tebliği için gerekli masrafın istifa eden vekiller tarafından karşılanması gerektiği- Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesine göre vekalet ilişkisinin devam ettiği, bu durumda istifa eden vekile yapılan tebligatın usule uygun olduğu-
HMK.'nin 81. maddesi uyarınca vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesinin zorunlu olduğu- HMK.'nin 82. maddesinde ise; istifa eden vekilin vekâlet görevinin, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği öngörülmüş olduğu- Mahkemece, davacı asilin adresine usulüne uygun olarak vekilin istifa dilekçesi tebliğ edilmeden, dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Vekalet ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkin uyuşmazlıkta, vekalet ücretine dayanak Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/814 E. sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından 22.03.2001 tarihli vekaletname ile davacı ve dava dışı avukatın birlikte vekil tayin edildiği, davanın davacı avukat tarafından açılarak takip edildiği, davacı avukatın duruşmaların çoğuna katıldığı anlaşılmış olup, eldeki davada davacının vekil talebini davalıya karşı ileri sürebileceği, mahkemece, işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiği-
Birden fazla vekili olan davalının, vekillerinden birisine yapılan tebligatın varlığı ve geçerliliği karşısında davalı asıl tarafından daha sonra sunulan vekâletnamedeki diğer vekiline yapılan ikinci tebligatın sonuca etkisinin olmadığı, temyiz süresinin ilk tebligattan itibaren başlayacağı ve ikinci tebligat ile yeni bir sürenin başlamayacağı gözetildiğinde yasal on beş günlük temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekeceği- Davalı banka yanında fer’î müdahil olarak davaya katılan şahsın HUMK'nin 433/2 maddesi gereğince ancak karşı taraf sıfatına sahip davacı tarafın temyizine karşı katılma yoluyla temyiz hakkı bulunduğundan yanında davaya katıldığı davalı bankanın süresinde olmayan temyiz dilekçesine istinaden katılma yoluyla temyiz yoluna başvurmasının mümkün olmadığı-
Direnme kararının usulüne uygun biçimde tebliğ edildiği davalı vekilinin vekillik görevinin sona erdiğini iddia ettiği 27.11.2020 tarihli protokol tarihinden sonra 01.12.2020 tarihinde mazeret dilekçesi sunduğu, kararın 28.01.2021 tarihinde kesinleşmesinden sonra adı geçen avukatın 10.02.2021 tarihli dilekçesinin ekinde gönderdiği 27.11.2020 tarihli vekâlet ilişkisinin sona ermesine ilişkin protokolün adi yazılı şekilde olup, ilgili taraflarca her zaman düzenlenebilecek bir belge niteliğinde olduğu- Vekilin azli veya istifasının, usule uygun şekilde bildirilmedikçe mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade etmeyeceği- Davalı vekiline yapılan karar tebligatı geçerli olmasına rağmen, yasal temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine yönelik verilen ek karar doğru olmakla birlikte Özel Dairece direnme kararının süresinde temyiz edilmediğinden reddine dair verilen ek kararın temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği-
Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevinin, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam edeceği- Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesinin veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesinin zorunlu olduğu- Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, asile yapılan tebligatın hüküm ifade etmeyeceği-
Mahkemece vekillikten çekilme dilekçesi davalıya tebliğ edilmemiş olup, davalı vekilinin eldeki dava bakımından vekilliğinin devam ettiğinin anlaşıldığı, gerekçeli karar ve davacının istinaf dilekçesi ise tebligat zarfında mernis şerhi bulunmaksızın Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre davalıya tebliğinin sağlandığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya vekilinin istifa dilekçesinin usulen tebliği ile Avukatlık Yasası'nda belirtilen onbeş günlük sürenin beklenmesi ve akabinde duruma göre gerekçeli karar ile istinaf dilekçesinin tebliği ile sonucuna göre esastan inceleme yapılması gerekirken, davalı yönünden ilk derece mahkemesince Tebligat Kanunu’na aykırı yapılan tebligatlar dikkate alınmaksızın esastan inceleme yapılarak karar verilmesinin isabetli olmadığı-
İlamda kararın davalı vekilinin yüzüne karşı verildiği yazılmışsa da, ilamın karar başlığında borçlu vekili bulunmadığı gibi ilam içeriğinde de borçlu-davalı vekili tarafından vekaletname sunulmadığı gerekçesiyle vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiğinin belirtildiği görüldüğünden, borçlunun takip dayanağı davada kendisini vekil ile temsil ettirmediği anlaşıldığından, şikayetçi borçlu asile icra emrinin tebliğ edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Vekille takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğu- İcra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmesi gerektiği- İcra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gerektiği, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra emri ve kıymet takdirinin takibe konu ilama ilişkin dava dosyasında borçlunun vekili olan kimseye tebliğ edildiği, söz konusu avukatın "borçlu ile aralarında icra dosyasından dolayı vekillik ilişkisi bulunmadığını, borçluyu dava dosyasında temsil ettiğini, icra dosyası için vekaletnamesinin de bulunmadığını, tebligatın borçlu asile yapılması gerektiğini" belirterek kıymet taktir raporu tebliğine ilişkin tebligatı icra dosyasına iade ettiği, icra müdürlüğünce kıymet taktir raporunun borçlu asile tebliğine karar verildiği ve daha sonra alacaklının satış işlemlerinin başlatılmasına ilişkin talebinin de "kıymet takdiri işleminin kesinleşmediği" gerekçesi ile reddedildiği görülmüşse de; borçlu vekilinin borçluyu takibe konu ilamda temsil ettiği, dolayısıyla icra takip dosyasından vekile yapılan ödeme emri tebliği ve kıymet taktir raporu tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu, kıymet taktir işlemlerinin kesinleştiği, kaldı ki kıymet takdirinin kesinleşmemesinin satış talebinin reddini gerektirmeyeceği nazara alınarak alacaklının şikayetinin kabulü gerektiği-