Tapu iptali ve tescil davaları kayıt malikine karşı açılacağı, birleştirilen ve kayıt malikine karşı açılmayan davaların reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, kayıt maliki olmayan davalının kabulünün sonuca etkili olmayacağı- İ. sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan , onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muamele olduğu- Bu işlemle borçlunun, alacaklısına malını rehin edip, yalnızca sınırlı ayni bir hak tanımak yerine, alacaklısına malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanıdığı- İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların şekle bağlı olmayan yazılı delille ispatlabileceği- Asıl davada ve birleştirilen dosyada davacıların inançlı işleme dayalı iddialarını davalının eli ürünü bir yazılı belge ile ispatlayamadıkları ve bu yönde ibraz edilen belgedeki taşınmazın kredi borcu bittiğinde asıl davanın davacısına iade edileceği belirtilmişse de bu belgede davalının imzasının olmadığı, ancak davacıların yazılı delil başlangıcı bulunduğu yönündeki iddiaları bakımından mahkemece, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı görüldüğünden, tarafların kabulü ve tapu kayıtları kapsamı ile alım satım işlemleri sırasında kredi çekildiği, tapu kayıtlarına ipotek tesis edildiği sabit olduğundan, iddia ve savunma doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, yazılı delil başlangıcı olabilecek nitelikteki her iki davaya konu taşınmazlar yönünden çekilen kredilere ilişkin banka kayıtlarının eksiksiz getirtilmesi, ödeme belgelerinin incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İddianın dayanağı olarak davalının imzasını içeren evraklar ibraz edildiğinden imzaların davalının eli mahsulü olup olmadığının üzerinde durulması, davalının isticvabına karar verilmesi gerektiği- Taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kaldığından gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan TMK. mad.873 'ün inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı-
İ.lı işlem iddiasına dayalı tapu iptali-tescil; bu istek kabul edilmediği takdirde, cezai şartın tahsili isteği-
Mirasbırakanın taşınmazı birlikte yaşadığı kişinin taşınmazlarda hak iddia etmeye başlaması nedeniyle ondan korumak amaçlı olarak temlik ettiği ileri sürüldüğüne göre, davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olduğu sonucuna varılması gerekeceği- İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu- İ. sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerektiği-
Davalının hazırlık soruşturmasında, poliste verdiği beyanı maddi vakıanın kabulü niteliğinde olduğundan, davacının inançlı işleme dair iddiasını ispat ettiği, başka bir delile gerek kalmadığı, davalının eda ettiği yeminin ise sonuca etkili olmayacağı- Davalı tarafından bankadan alınan kredinin şirket işlerinde kullanıldığı iddia edildiğine göre, bu krediden ne kadar oranda davacının sorumlu olduğunun tespit edilmesi, belirlenen miktarın TBK. mad. 97 gereğince mahkeme veznesine depo edilmesi için davacıya önel verilmesi, depo edilirse tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmesi, açıklandığı şekilde belirlenen bedelin depo edilmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Maddi yanılgıya dayalı olarak yapılan bozmaya uyulmuş olmasının, taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı- Davanın açıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesi ile, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202. maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu- Davacı, "taşınmazın temlikinin inançlı işleme dayalı olduğunu, taşınmazın devrinden sonra alınan banka kredisini ödediğini" iddia ederek dosyaya bir takım banka dekont ve muhasebe fişleri ibraz etmiş, esasen evrak arasına alınan banka kayıtlarından da gerçekten de davalı tarafından alınan kredinin bir kısım taksitlerinin davacı tarafından ödendiği görülmekle, öncelikle birleşen davada, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edildiği halde, dava açılırken yalnızca talep edilen ecrimisil miktarı üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından yargılama aşamasında harç ikmali yapılmadığı gözetilerek birleşen dava davacısına elatma bakımından harcı tamamlanması için imkan tanınması, ondan sonra; davacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtların yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması, öte yandan davacının yalan yere yemin ettiği iddiası ile ilgili, davacı tarafın Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin evrakın da getirtilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, yemin delilinin en son başvurulması gereken delil niteliğinde olduğu da gözetilerek, çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, çekişmeye konu kredi borcunun tamamının davacı tarafından ödenip ödenmediği hususları üzerinde durularak, bu aşamada TBK.'nun 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinden asıl dava ile birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında keşfen belirlenen taşınmazın değeri üzerinden sadece asıl dava bakımından harç ikmali yapıldığı, birleşen dava bakımından harç ikmali yapılmadığı halde, yanılgılı değerlendirme ile asıl davada harç ikmali yapılmamış, birleşen davada harç ikmali yapılmış gibi değerlendirilerek hatalı vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacının 24.01.2009 tarihli protokol uyarınca maliki olduğu dava konusu taşınmazı davalı Vakıf'a intikal ettirdiği, noksanın tamamlanması yoluyla temin edilen Araban İcra Müdürlüğünün dosya kapsamından, ara malikler K. ve L. 'nın 16.09.2008 tarihli dilekçeleri ile, 326 parselin gerçekte A. F. 'e ait bulunduğunu, taşınmazı almaktan vazgeçtiklerini, tapuyu devretmeye hazır olduklarını beyan ettiklerinin kayden sabit olup, son kayıt maliki davalı A.'in de tarafların akrabası ve komşusu olduğu, inançlı işlem sonucu taşınmazın devredildiğini bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğundan TMK'nun 1023. maddesi anlamında iyi niyetli müktesip kabul edilemeyeceği-
İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delil olup, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerekeceği- Yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu-
İ. sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu ve taraflarına TBK çerçevesinde nispi haklarını talep etme olanağını verdiği- İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa taşınmazın bedelinin tahsili isteğine ilişkin davada, iddianın yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; güçlü delil niteliğindeki gerek boşanma davasında davalının verdiği cevap ve karşı dava içerikli beyanları, gerekse davalı tarafından alınan konut kredisinin bir kısım taksitlerinin davacı, bir kısmının davacının ortağı olduğu şirket, bir kısmının ise davacının anne-babası tarafından yatırıldığına ilişkin banka dekontları dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın davalıya inanç sözleşmesi gereğince temlik edildiğinin açık olduğu, ancak ikinci el konumundaki kayıt maliki davalının kötüniyeti davacı tarafından ispatlanamadığından, bu davalının TMK. mad. 1023 koruyuculuğundan yararlanacağı- İlk el konumundaki davalıya yapılan temlikin inanç sözleşmesi uyarınca yapıldığı sabit olduğuna göre, davacının tazminat isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazda inanarak satanın (borçlu) mülkiyet hakkı kalmayacağından alıcının da bu mülkiyet hakkı üzerinde kurulmuş olan bir rehin hakkından söz edilemeyeceği-