Zararı önlemek amacıyla nakli/taşınma için yapılan harcamayı poliçe kapsamında kalmakla davacıdan isteme hakkı olduğu-
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemi- İtiraz Hakem Heyetince taraflara 1 günden de daha kısa verilen kesin sürenin, adil yargılanma hakkına uygun düşmediği- Taraf vekillerine kesin süreli ihtaratı içeren ara kararın e-posta yoluyla tebliği usule aykırı değil ise de, elektronik yolla yapılan tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılması gerektiği-
Taraflar arasında imzalanan ve tahkim şartı içeren sözleşmenin uyuşmazlığın temel kaynağı olduğu, davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü iptal nedeninin yerinde görülmediği, davacı vekilinin iptal sebebi olarak kararın, hukuka ve kamu düzenine aykırı olduğunu ileri sürdüğü, taraflar arasındaki simsarlık ücretinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili ile ilgili olarak hakem heyetince yapılan değerlendirmelerde ve verilen hükümde kamu düzenini ilgilendiren bir husus bulunmadığı, diğer taraftan, hakem karanın maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığının, delil değerlendirmelerinin isabetli olup olmadığının iptal davasında denetlenmesinin mümkün olmadığı, iptal davasına bakan mahkemenin işin esasına dair denetim yapamayacağı, bu sebeple davacı vekilinin kamu düzenine ve hukuka aykırılık nedenlerine dayalı iptal sebeplerinin de yerinde görülmediği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemi-
İtiraz Hakem Heyetince davalı vekiline kesin süreli ihtaratı içeren ara kararların e-posta yoluyla tebliği usule aykırı değil ise de, elektronik yolla yapılan tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılması gerekirken, İtiraz Hakem Heyetince, Elektronik Tebligat Kanunu hükümlerinin sigorta tahkim alanında uygulanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin süresi içerisinde kesin sürenin gereğini yerine getirmediği ve delil ikamesinden vazgeçtiğinden bahisle itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu yeşil alana terk edilen yerin, davacının akaryakıt istasyonu için ruhsat müracaatı sırasında, Belediyenin yeşil alana terk edilmesi koşulu getirmesi üzerine yeşil alan olarak rızaen terk edilen yer olduğu, davalı idare tarafından yeşil alana terk edilen yerin bugüne kadar yeşil alan yapılmadığı, aksine Belediye tesisleri yapılmak suretiyle binalar yapıldığı, terk edilen yerin amaca aykırı olarak kullanıldığı- Somut olayda bedelsiz terk edilen yerin şartlı bağış olduğu- Malikinin muvafakati ile yeşil alana terk edilen taşınmazın farklı bir kamu hizmetine (belediye hizmet birimi) tahsis edilmesi hâlinde, eski malik bakımından anayasal mülkiyet hakkını devreye sokabilecek bir mal varlığı değerinin bulunmadığı, önemli ve belirleyici hususun yeşil alana terk edilen taşınmazın yine kamunun kullanımına sunulması, başka bir kamu hizmetine tahsis edilmesi olduğu, genel menfaatin gerekleri ile bireysel hakların korunmasının gerekleri arasında bulunması gereken adil dengenin bozulmadığı ve kamu yararı amacının da ortadan kalkmadığı-
Murisin ölmeden 11 gün önce yazılı talimatı üzerine 15.10.2001 tarihinde murise ait banka hesabında bulunan 100.000,00 TL'yi oğlunun hesabına aktarılmış olup mahkemece dava konusu paranın denkleştirmeye tabi olduğunun kabulünde isabetsizlik yok ise de; dava konusu 100.000,00 TL'den davalının miras payına düşen 1/8 hissenin bedeli olan 12.500,00 TL düşüldükten sonra geriye kalan 87.500,00TL'nin mirasçılık belgesindeki payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmesi gerekirken terekeye iadesine şeklinde hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Haksız sağlık karnesi kullanımı nedeniyle, davacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada; davacının 30.09.2008 tarihine kadar olan dönem yönünden Kuruma borcu olduğu belirgin olmakla, 01.10.2008 ve sonrası dönem yönünden davacının Kuruma borcunun bulunmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt uyandıracak şekilde maddi hataya dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasının, usul ve Yasaya aykırı olduğu-
Tapu kayıtlarına soyadı eklenerek kayıtların düzeltilmesi mümkün olmadığı- Bu durumda tapu maliki ile murisin aynı kişi olduğu yolunda bir tespit hükmü kurulması gerekli olduğu-
Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığının eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmasının gerektiği-