Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklandığından, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olması veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin bu iddiasını ispat etmesi gerektiği- Bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği- Tasfiyeye konu edilen araç eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı adına tescil edilmiş olup araç edinme tarihi itibariyle davalının edinilmiş malı olduğundan, aksinin davalı tarafından ispatı gerektiği- Araç alımında kullanıldığı anlaşılan davalı adına çekilen 18 ay vadeli tüketici kredisi evrakları gözetilerek öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunup, sonra bulunan bu kredi borç oranının, aracın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilerek, tespit edilecek bu oranın, aracın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarının belirlenmesi, saptanan aracın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktarın, artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulması ve uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınması gerektiği-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin davada, "duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesini ortaya koyacak beyan ve davranış" olmadığından beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak taşınmazın davalı eş adına tescil edildiği sonucu çıkacağı ve mal rejimi tasfiyesinin bu hususa göre yapılması gerektiği- Bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı- Duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesinin ortaya koyacak bir beyan ve davranışın bulunmaması halinde, salt davacı tarafından bedeli ödenerek taşınmazın davalı adına tescil edilmesi işleminin tek başına bağış olarak kabul edilemeyeceği-
Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulamayacağı- Mahkemece, eşden kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalı hakkındaki alacak talebi hakkında HMK. mad. 167 uyarınca üçüncü kişi davalıya karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşten katılma alacağının tahsil edilebilme durumunun HMK. mad. 165/1 gereğince “bekletici sorun” yapılması gerektiği-
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunduğu iddia edilen taşınmazın ve dava konusu taşınmazın devir tarihleriyle birlikte önceki malik veya maliklerini de gösterir tapu kayıtları getirtilerek, her iki taşınmazın el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazın ikame kuralı gereği kişisel mal ve davacının katılma alacağı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 24.01.2017 T. E: 2015/4136, K: 685-
8. HD. 17.01.2017 T. E: 2015/9904, K: 368-
Tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kız kardeşine tapuda devredildiği, davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, meskenin üçüncü şahsa devredildiği tarihteki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınmasının gerektiği-
Tapu kayıtların incelenmesinden intifa hakkının mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle mevcut olduğu; intifa hakkının ekonomik değeri bulunduğundan mahkemece bu husus göz önünde bulundurularak iddia ve savunma çerçevesinde toplanan deliller değerlendirilerek davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu- Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, bu davanın usul ekonomisi gereğince bekletici mesele yapılması gerektiği-
Davalılar alacak talebine konu edilen taşınmazların üçüncü kişiden bağış yoluyla edinildiğini iddia etmiş ise de; taşınmazlardan biri dışındakiler ispatlanamamış olduğundan, belirtilen bu pay dışında muris eş adına kayıtlı diğer taşınmazların hissesi edinme tarihi göz önüne alındığında edinilmiş mal niteliğinde olduğu- Davacı eşin edinilmiş mallarına ziynetlerinin bedelini vermek suretiyle katkıda bulunduğu anlaşıldığından, davacının 'katılma alacağı' dışında TMK. mad. 227/1 gereğince 'değer artış payı alacağı' olduğunun kabulü gerektiği- Değer artış payı alacağına davacının kazancından elde ettiği birikimlerin katılmasının hatalı olduğu-Tarafların TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 den sonra evlendiği ve bu birikimlerin evlilikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, TMK. mad. 219 gereğince bu malvarlığının da edinilmiş mal niteliğinde olduğu- Mahkemece, davacının değer artış payı alacağı için, öncelikle ziynetlerin katkı tarihindeki değerinin hesaplanması için kuyumcu bilirkişiden ve taşınmazların değerinin tasfiye tarihine göre hesaplanması için uzman bilirkişiden rapor alınması daha sonra davacının usuli kazanılmış hakkı da dikkate alınarak hesaplama yapılarak değer artış payının hesaplanması gerektiği- Gerek katılma alacağı gerekse değer artış payı alacağının, mal rejimi ölümle sona erdiğinden tereke borcu niteliğinde olduğu-