İlk derece mahkemesince gerekçeli kararda, istinaf yoluna başvurma süresi 10 gün olmasına rağmen, iki hafta olarak belirtildiği- Hakimin, mahkeme kararında kanun yoluna başvurma süresi konusunda tarafları yanıltması halinde bu durum taraflar aleyhine sonuç doğurmamalı ve hak kayıplarına neden olmamalıdır, açıklanan nedenlerle, iki haftalık süre içinde istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin başvurusu doğrultusunda, istinaf incelemesinin yapılması gerektiği-
Davalı vekilinin temyiz talebi, kanunun öngördüğü 8 günlük temyiz süresini geçirdiği gerekçesiyle, reddine karar verilmesi mahkemeye erişim hakkını engeller mi?
İlk derece mahkemesinin, yargılamayı sonlandırdığı celse açıkladığı kısa kararda ve gerekçeli kararda kanun yoluna başvuru süresini 15 gün olarak belirttiği, gerekçeli kararın davacı vekiline 19.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin mahkemece belirtilen 15 günlük sürenin son gününde fakat yasayla düzenlenen iki haftalık süre geçtikten sonra 03.01.2017 tarihinde harçlandırılmış dilekçesi ile kararı istinaf ettiği - Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilip, istinaf talebinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
İstinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu; bu sürenin, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlayacağı- Somut olayda yerel mahkemenin 06/12/2016 tarihinde karar verdiği, gerekçeli kararın 16/12/2016 tarihinde yazıldığı, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararını 10/01/2017 tarihinde Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13433 sayılı takip dosyasına konu ettiği, bu halde davacı vekilinin yerel mahkemenin gerekçeli kararını UYAP üzerinden almak suretiyle kararın gerekçesini 10/01/2017 tarihi itibariyle tüm hukuki sebepleri ile birlikte vakıf olduğunun anlaşıldığı ve “öğrenme” ile birlikte 2 haftalık istinaf süresi başladığı, 27/01/2017 tarihinde ise harcı yatırılmak suretiyle süresi geçtikten sonra istinaf kanun yoluna başvurulduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmişse de, sürelerin başlangıcına ilişkin ana kuralın düzenlendiği HMK 91. maddesinde, sürelerin ilgilisine “tebliğ” ile başlayacağı, tefhimle sürenin başlaması halinin dahi kanunda bu hususun açıkça ve ayrıca belirtilmiş olmasına bağlandığı, yine istinaf kanun yoluna başvurusu süresinin düzenlendiği HMK 345 maddesinde, istinaf yoluna başvurma süresinin ilamın usulen ilgili tarafa “tebliği” ile başlayacağı düzenlemesi karşısında, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin “öğrenme” ile başlayacağının kabul edilemeyeceği-
Yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacaklarının kabul edilmesi gerekeceği- Yerel mahkemece "iki haftalık" istinaf süresinin 15 gün olarak gösterilmesi halinde, 15 gün içinde yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden ve en yakın komşu durumdan haberdar edilmeden gerekçeli kararı muhtara tebliğ etmesi ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlaması halinde, yapılan tebliğin usulsüz olduğu- İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı istinaf edene usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden, istinaf talebinin süresinde olduğu-
Eldeki davada, mahkeme kararının davalı vekiline 12.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve istinaf süresi iki hafta olduğuna göre, istinaf süresinin 26.07.2017 günü tatil saatinde bittiği (UYAP sistemi üzerinden gece yarısı 00:00’a kadar), ancak 26.07.2017 gününün 2017 yılı R. B.ının ikinci gününe rastladığı, resmi tatil olduğu, o halde istinaf süresinin HMK’nın 93. maddesi uyarınca kendiliğinden 28.07.2018 gününe kadar uzadığı, davalı vekilinin istinaf dilekçesini süresi içerisinde verdiğinin anlaşıldığı-
Mahkemenin gerekçeli kararında, "tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere" ibaresinin bulunduğu, davalının yanıltıldığı, dolayısıyla davalının istinaf yoluna başvuru hakkını zamanında kullanamadığı, bu itibarla istinaf süresinin dolmadığı ve esastan incelenmesi gerektiği- Mahkemelerin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü altında olduğu-
Kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi, kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği hakkında-