Covid-19 salgın hastalığının yayılması ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen ve yürürlüğe konan düzenlemeler nedeniyle davalının istinaf yoluna süresinde başvurduğu-
Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru süresinin, kararın tebliğinden itibaren iki hafta olduğu-
İlk derece mahkemesi kararı tebliğ edilmeden önce davacı vekili tarafından kararın UYAP ortamından alınarak ilamlı icra takibine başlanmış olması halinde dahi, icra takip tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği- Hak düşürücü nitelikte olan istinaf yoluna başvuru süresinin başlangıcının, istisnasız olarak, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlayacağı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 345/1. maddesine göre, sulh hukuk mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru süresinin, kararın tebliğinden itibaren iki hafta olduğu-
Pandemi nedeniyle, "7226 s. K. ile belirlenen durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacağı", "15/06/2020 tarihine kadar duran sürelerin bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başladığı" ve "uzamış sürenin son gününün, 30/06/2020 tarihi olduğu"- Mahkemenin gerekçeli kararının davacılara 10.06.2020 tarihinde durma süreleri içerisinde tebliğ edildiği ve gerekçeli istinaf sebeplerini içerir dilekçenin ise 29.06.2020 tarihinde 15 günlük uzama süreleri içerisinde verildiği, o halde; Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Sulh hukuk mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olduğu (HMK. 345/1)-
İlk derece mahkemesince gerekçeli kararda, istinaf yoluna başvurma süresi 10 gün olmasına rağmen, iki hafta olarak belirtildiği- Hakimin, mahkeme kararında kanun yoluna başvurma süresi konusunda tarafları yanıltması halinde bu durum taraflar aleyhine sonuç doğurmamalı ve hak kayıplarına neden olmamalıdır, açıklanan nedenlerle, iki haftalık süre içinde istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin başvurusu doğrultusunda, istinaf incelemesinin yapılması gerektiği-
Hakimin manevi zarar ile hak sahiplerine verilmesine karar verebileceği tutar adalete uygun olması gerektiği, bu para tutarının aslında ne tazminat ne de ceza olduğu - Aksine manevi tazminatla zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonunun da mevcut olduğu - O halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği - Manevi tazminatla beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hakimin hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak manevi tazminat miktarını tespit etmesi gerektiği - Hakimin belirlemeyi yaparken somut olayın özelliklerini, ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranı ve beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiği - Somut olayın incelenmesinde; Soma Eynez Maden Ocağı'nda meydana gelen kazada 301 madencinin hayatını kaybettiği, olayın oluş şekli, davacılarda yarattığı ağır üzüntü, müteveffaların hiçbir kusurlarının bulunmadığı, davalı-işverenlerin kusurlarının ağırlığı, bilirkişi raporlarında belirlenen ağır iş güvenliği ihlalleri, maden işçilerinin çalışma şartlarının ağırlığı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde, davacılar için hükmedilen manevi tazminat tutarının hak ve nesafete uygun olup davalı tarafın davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğu yönündeki iddiaların yersiz olduğu -
Davalı vekilinin temyiz talebi, kanunun öngördüğü 8 günlük temyiz süresini geçirdiği gerekçesiyle, reddine karar verilmesi mahkemeye erişim hakkını engeller mi?
İlk derece mahkemesinin, yargılamayı sonlandırdığı celse açıkladığı kısa kararda ve gerekçeli kararda kanun yoluna başvuru süresini 15 gün olarak belirttiği, gerekçeli kararın davacı vekiline 19.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin mahkemece belirtilen 15 günlük sürenin son gününde fakat yasayla düzenlenen iki haftalık süre geçtikten sonra 03.01.2017 tarihinde harçlandırılmış dilekçesi ile kararı istinaf ettiği - Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilip, istinaf talebinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
