Davalı adına kayıtlı bir kısmı tam, bir kısmı hisseli olan sekiz parça taşınmaz üzerindeki davalının tasarrufunun davacı eşin rızasına bağlı tutulmasına, bu suretle davalının bu taşınmazlardaki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin davada, davalının taşınmaz üzerindeki tasarruflarının sınırlandırılmasına ilişkin verilen kararın taşınmazların sayı ve nitelikleri dikkate alındığında sınırlandırma ile ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olanın üstünde ve ölçüsüz olacağı, dava konusu taşınmazlardaki davalı kocanın paylarının değerleri tespit edilerek ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde sınırlama yapılması gerekeceği, tüm taşınmazlarındaki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasının doğru olmayacağı-
TMK. mad. 19'da Aranan koşulların davacı yararına gerçekleştiği ispatlanamamış; davacı kadın ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla da davacı çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmiş olduğundan; davacının, tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına yönelik isteğinin reddedilmesi gerektiği- Tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına dair davalar maktu harca tabi olup, bu davalarda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kocanın on beş yıl gibi uzun bir süre başka kadınla yaşadığı anlaşılmakla bu süre zarfında ailenin ekonomik varlığını azaltmaya yönelik bir davranışı ispatlanamadığından; tasarrufun sınırlandırılması koşulları gerçekleşmediği-
Katılma yoluyla temyiz isteği asıl temyiz isteğine sıkı sıkıya bağlı olduğundan; davalı-davacının tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasını temyiz etmesi ve yetkisizlik kararını temyiz etmediğini de açıkça belirtmesi karşısında davacı-davalının katılma yoluyla yetkisizlik kararına yönelik temyiz isteğinin incelenemeyeceği- Davalı-davacı kadının usulüne uygun olarak açmış ve başvuru harcını da yatırmış olduğu, kocanın yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkin bu dava ile ilgili tefhim edilen kararda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davalıya ait olduğu gerekçesiyle hakkında tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilen taşınmazın başka bir şahsa ait olduğu anlaşıldığından; davacının bu taşınmaz yönünden talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kadının ailenin ekonomik varlığının korunmasını gerektirecek şekilde hakkında icra takibi başlatılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından; tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasının kabul edilmesi gerektiği-
Ailenin ekonomik varlığının tehlikede olduğu veya davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı ispatlanamadığından Türk Medeni Kanununun 199. maddesi koşullarının oluşmadığının gözetilmesinin gerekeceği-
Davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkin davada, taşınmazların sayı ve nitelikleri dikkate alındığında sınırlandırma ile ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olanın üstünde ve ölçüsüz olduğu görüldüğünden bu hususun dikkate alınarak ölçülülük ilkesine uygun sınırlandırma yapılması gerekeceği-
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebileceği-
Davacı kadının hem nafaka, hem de davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talebinde bulunduğu, dava açarken alınan başvuru harcının her iki davayı da kapsayacağı, davacının, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasında noksan peşin harcın ikmaliyle (Harçlar Kanunu madde 30-32), bu talep hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesinin gerekeceği-