Cumhurbaşkanı'nın, her yıl ilave tediyelerin ödenme zamanının belirlenmesi yönünde karar almakta ve bu kararlar Resmî Gazete'de yayımlanmakta olduğu- 2020 yılında ödenecek ilave tediyenin birinci ve diğer yarısının ödenme zamanı 25.01.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile belirlendiği- Somut olayda arabulucuk süreci 10.11.2020 tarihinde başlamış olup son tutanak 25.11.2020 tarihinde düzenlendiğinden henüz muaccel olmayan 14.12.2020 ödeme tarihli ilave tediye alacağının kıst yevmiye esasına göre hesaplanarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Muaccel borcun, borcun ifa edilebilir ve ifası istenebilir duruma gelmesini ifade ettiği- 10.11.2020 tarihinde başlayan arabuluculuk sürecince son tutanak 25.11.2020 tarihinde düzenlendiğinden, hüküm altına alınan ilave tediye alacağının 2020 yılı son dönemine ait olan ve kıst yevmiye (oranlama) esasına göre 25.11.2020 tarihine kadar hesaplanan bölümü yönünden muacceliyet şartının gerçekleşmediği- Bu döneme ilişkin ilave tediye alacağının Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen ödeme tarihinin 14.12.2020 olduğu- Arabuluculuk son tutanak tarihi olan 25.11.2020 tarihinde henüz muaccel olmayan 14.12.2020 ödeme tarihli ilave tediye alacağının kıst yevmiye esasına göre hesaplanarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Fark ücret ve fark ilave tediye alacağının arabuluculuk son tutanak tarihine kadar olan dönem için hesaplanıp hüküm altına alındığı somut olayda, arabuluculuk son tutanak tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibarıyla henüz muaccel olmayan 14.12.2020 dönemine ait ilave tediye alacağının kıst yevmiye (oranlama) uygulanarak hesaplamaya dâhil edilmesinin yerinde olup olmadığı ve 2020 K. ayı ücretinin son tutanak tarihi itibarıyla muaccel olmamasına rağmen kıst yevmiye (oranlama) uygulanarak hesaplamaya dâhil edilmesinin Özel Dairece bozma konusu yapılmaması karşısında fark ilave tediye alacağına ilişkin muaccel olmayan dönem itibarıyla bozma yapılmasının çelişki oluşturup oluşturmadığı- Arabuluculuk süreci 10.11.2020 tarihinde başlamış olup son tutanak 25.11.2020 tarihinde düzenlenmiş olduğundan, bu hâli ile hüküm altına alınan ilave tediye alacağının 2020 yılı son dönemine ait olan ve kıst yevmiye esasına göre 25.11.2020 tarihine kadar hesaplanan bölümü yönünden muacceliyet şartı gerçekleşmediği, bu döneme ilişkin ilave tediye alacağının Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen ödeme tarihi 14.12.2020 olduğu- Arabuluculuk son tutanak tarihi olan 25.11.2020 tarihinde henüz muaccel olmayan 14.12.2020 ödeme tarihli ilave tediye alacağının kıst yevmiye esasına göre hesaplanarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Muaccel borcun, borcun ifa edilebilir ve ifası istenebilir duruma gelmesini ifade ettiği- 10.11.2020 tarihinde başlayan arabuluculuk sürecince son tutanak 25.11.2020 tarihinde düzenlendiğinden, hüküm altına alınan ilave tediye alacağının 2020 yılı son dönemine ait olan ve kıst yevmiye (oranlama) esasına göre 25.11.2020 tarihine kadar hesaplanan bölümü yönünden muacceliyet şartının gerçekleşmediği- Bu döneme ilişkin ilave tediye alacağının Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen ödeme tarihinin 14.12.2020 olduğu- Arabuluculuk son tutanak tarihi olan 25.11.2020 tarihinde henüz muaccel olmayan 14.12.2020 ödeme tarihli ilave tediye alacağının kıst yevmiye esasına göre hesaplanarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz sayılsa da bu kuralın istisnalarının bulunduğu ve bunlardan birinin de TMK m. 2'de düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre "herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu"- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 T. ve 22/2 s. Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek -yani, normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek- idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Takip konusu borca ilişkin sözleşmelerin imzalandığı tarihte “psikotik bozukluk” tanısı koyan rapor ile kısıtlı bulunan davalının, kredi kullanmak suretiyle bir menfaat elde etmiş olduğu- Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Psikolojik rahatsızlığı nedeniyle, kredi sözleşmesine ilişkin bilgi formunu imzaladıktan sonra hacir altına alınan borçlunun ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanarak bir menfaat elde ettiğinin kabulü gerektiği- Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu- Hacir altındaki kişinin, karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Sebepsiz zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-
Tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiş olan davacının, davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket etmesi ve borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifaden kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-