Davalının usulüne uygun olarak tanık deliline dayandığı, süresinde ibraz ettiği delil listesinde tanık olarak bildirilen ismin dinlenilmesinden açıkça vazgeçilmediği halde, mahkemece gerekçesiz olarak anılan tanık dinlenmeden, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde sonuca gidilemeyeceği-
. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; talep edilen alacaklar yönünden ispat külfeti ve tanık ile ispatın mümkün olup olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalı tanıklarının dinlenmesi gerektiği yönünde yapılan bozma sonrasında tanıkların davet edildiği duruşmanın menfur bir olay nedeniyle ertelenmesi üzerine belirlenen duruşma günü için davalıya davetiye çıkarılıp, davalı tanıklarının da 6100 sayılı HMK’nın 245. maddesinde öngörülen usul çerçevesinde çağrılmalarının gerekip gerekmediği buradan varılacak sonuca göre davalı tanıkları dinlenmeden karar verilmiş olmasının hukukî dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup olmadığı-
Mahkemece yapılması gerekenin usulüne uygun davetiyeye rağmen gelmeyen tanıklar için zorla getirme kararı çıkartılarak tanıkların dinlenip, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi iken; eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, davalı erkeğe tanıkları V...... ve T.....'nin adresini göstermesi hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240/3. maddesi uyarınca verilmiş bir süre bulunmadığından, davalıya tanıklarının adresini göstermesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde adres gösterilmez ise veya gösterilen adres doğru değil ise, bu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılacağı-
Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenmemiş olmasının, savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatası ve hukuki dinlenilme hakkının (HMK. m. 27) ihlali niteliğinde olduğu-
Davalılar vekilinin, süresinde verdiği dilekçeler ile açıkça tanık bildirdiği ve tanıkların dinlenilmesinden vazgeçmemiş olması hususu da gözetildiğinde, davalı tarafa tanıklarının dinlenmesi için süre ve imkan tanınmadan hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak karar verildiği kabul edilmesi gerekeceğinden, mahkemece, davalı tarafın sunduğu delillerin toplanması, bildirdiği tanıkların 6100 sayılı HMK'nun 245. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca dinlenip, sonucuna göre değerlendirme yapılarak uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Muhdesatın tespiti isteği-
Ön inceleme duruşması yapılmadan, taraflar arasındaki uyuşmazlık usulünce tespit edilmeden önce, taraflara tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilemeyeceği- Tarafların uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden taraflardan, ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) tanık isim ve adreslerini bildirmeleri beklenemeyeceği- Mahkemece, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık tespit edildikten sonra davalı tanıklarına HMK mad. 240/3 uyarınca davetiye tebliğine, davetiye tebliğine rağmen hazır bulunmadıkları taktirde zorla getirmeye yönelik usuli işlemleri (HMK mad. 245) yerine getirerek yargılama yapıp sonuca gidilmesi gerekirken, bu usule riayet edilmeden ve yerinde olmayan gerekçe ile davalının tanıkları dinlenmeden yargılamanın sonuçlandırılmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkesin gelmek zorunda olacağı, usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanığın zorla getirtileceği, somut olayda tanığa duruşma gününün tebliğ edildiği adres ile kolluğun zorla getirme emrinde bildirilen adres farklılık gösterdiğinden tanık hakkında düzenlenen zorla getirme emrinin usulünce yapılmadığı - Tanığın tarafları tanımadığına ilişkin dilekçe sunması, dinlenilmesinden vazgeçilmesini gerektirmeyeceği –
Hukuka aykırı olarak tarafça hazır edilmesi istenen davalı tanıklarının dinlenmeden, olaya ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmadan sonuca gidilmesinin; davalının tanık delilinin toplanmayarak savunma hakkının kısıtlanmış olmasının doğru olmadığı- Tapu iptal ve tescil davasında, bilirkişi raporunda; çekişmeye konu taşınmazın imar uygulaması ile başka parsellere gittiği bildirildiği ve bu durum eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan sabit olduğu halde, dava konusu taşınmazların imar görüp görmediği araştırılıp denetlenmeden, imar görmüş ise, miras bırakandan gelen payları imar parsellerine yansıtılmadan eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulmak suretiyle sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-