Mirasbırakanın vasiyetnanme ile davalıya kazandırma yaptığı, olayda çekişmeli taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile devredilmediği açık olup vasiyetnamenin mutlak tenkise tabi olacağı gözetilerek tenkis hesabı yaptırılması, bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği--
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardan olduğu-Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olması gerektiği-Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkün olduğu,tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardan olduğu, bunlar terekenin aktifini oluşturacağı- Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifi olduğu, aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturacağı- Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağının (TMK 564. md) araştırılması gerektiği - Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkının gündeme geleceği-
Mahkemece; teknik uzmanlık gerektiren alanda yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde usulüne uygun olarak düzenlenecek bilirkişi raporu ile net tereke hesabı üzerinden sabit tenkis oranı belirlenerek, bu sabit tenkis oranına göre tasarrufa konu malın bölünemeyeceğinin tespiti halinde, bu aşamadan sonra ise seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, her bir davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet tenkis hesabı yapılarak, her bir davacı bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekeceği-
Çatışan menfaatleri adaletli ve uyumlu bir biçimde düzenlenmesi, mirasbırakanın son dileklerine uyulması ve tereke ilgililerinin çıkarlarının da gözetilip kollanması gerekeceği, o halde, saklı paylı mirasçılar yararına kazandırmanın tenkisine öncelikle bu tür kazandırmalardan başlanması gerekeceği, öte yandan, mirasbırakanın ivazlı sağlararası işlem alacaklılarının hakkının bu tür kazandırıcı işlem alacaklılarının hakkının önünde yer alacağı, önce murisin alacaklıları tatmin edilecek, ancak geriye bir şey kalırsa ölüme bağlı kazandırmaların terekeden yerine getirileceği-
Murisin sattığı kahvehanenin bedeli olan parayı yolculuk sırasında dava dışı şahsa “şayet yolda bir şey olursa bu parayı kardeşime(davalı) teslim et” diyerek verdiği, bilahare murisin depremde göçük altında kalarak ölmesi üzerine sözü edilen paranın davalıya teslim edildiği, ancak diğer mirasçının para üzerindeki yarı payını istediği davada, davalıya karşı gerçekleştirilen kazandırmanın, vasiyet benzeri kendine özgü bir kazandırma olup; davalının kabulünü gerektiren bir bağışlama olmadığı, ancak davacının (murisin) alacaklılarının ve saklı paylı mirasçılarının bu ivazsız ve şekilsiz kazandırmanın risklerine karşı maddi açıdan korunmaları gerektiği bilinerek, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, kabul edilen davanın bozulması gerektiği-
Temliklerin ayrı ayrı zamanlarda yapılması halinde MK. 570; bir işlemle ayrı kişilere temlik yapılmış olması halinde ise MK. 561 ve 563 hükümlerinin uygulanacağı -