Ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmakla birlikte bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan kişilerin mutlak olarak vesayet altına alınmalarının Anayasa’nın 20. ve 35. maddeleri çerçevesinde özel hayata saygı ve mülkiyet haklarına sınırlama getirdiği- Hapis hâlinin sona ermesinden kastın ne olduğunun belirsiz olduğu, kuralla kısıtlanan hükümlülerin mülkiyet haklarının etkilendiği, kişilerin akıl sağlığı yerinde olmasına rağmen hukuki işlemlerinin uzun sürmesi nedeniyle TMK' nin 407 ila 471.maddelerinin Anayasa’nın 13.,20.ve 35. maddelerine aykırı olduğu-
Eser sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığının değere göre ispat kurallarına bağlı olduğu- Davacı yüklenici "üstlendiği işi teslim ettiğini ancak bedelinin ödenmediğini", davalı ise "taraflar arasında akit yapma iradesi bulunmadığını, resmi prosedürün tamamlanması için 100.000,00 TL bedelli sözleşmenin yapıldığını, esas sözleşmenin bedelsiz olarak düzenlendiğini, işin yüklenici tarafından yapılmadığını" ileri sürmüş olup bilirkişi incelemesi neticesinde her iki sözleşmedeki yüklenici adına atfen atılı imzaların davacı yüklenici temsilcisine ait olmadığı tespit edildiğinden, davacının ileri sürdüğü bedelli eser sözleşmenin varlığına ilişkin taraflar arasında ihtilaf oluştuğu- Taraflar arasında takibe dayanak iş bedeline ilişkin tarafların gerçek bir sözleşme yapma iradesinin bulunduğu, sözleşmenin varlığına ve eserin davacı tarafça meydana getirildiğine ilişkin ispat yükünün davacı yüklenici üzerinde olduğu ancak davacı tarafça gerçek sözleşme ilişkisi ve dolayısıyla eserin kendisi tarafından meydana getirildiği geçerli bir delille ispatlanamadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen kararı ile geri çevirme kararından sonra gerekçeli kararın vasiye tebliğ edildiği, vasi tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı ve şikayet eden avukata yeni bir vekaletname verilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK'nın 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ö.lüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı- Temyiz dilekçesinin bizzat davalı asıla tebliğ edilmesi gerekirken vesayet yasa gereği kendiliğinden sona erdiği halde vasisine tebliğ edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
8. HD. 06.12.2017 T. E: 7488, K: 16267-
MK'nın 471. maddesine göre özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet halinde vesayet hapis halinin sona ermesine kadar devam edeceği-Borçlar Kanununun 35 ve 397. maddeleri hükümlerine göre aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekâletin gerek vekilin gerekse müvekkilin ehliyetinin ortadan kalkması ile son bulacağı-
MK'nın 471. maddesine göre özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet halinde vesayet hapis halinin sona ermesine kadar devam edeceği, Borçlar Kanununun 35 ve 397. maddeleri hükümlerine göre aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekaletin, gerek vekilin gerekse müvekkilin ehliyetinin ortadan kalkması ile son bulması gerekeceği-
MK'nın 471. maddesine göre özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet halinde vesayet, hapis halinin sona ermesine kadar devam edeceği, Borçlar Kanunu'nun 35 ve 397. maddeleri hükümlerine göre aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekâletin, gerek vekilin gerekse müvekkilin ehliyetinin ortadan kalkması ile son bulması gerekeceği-
Dava, 2330 sayılı Yasadan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, Türk Medeni Kanunu'nun 471. maddesinde hapis halinin sona ermesiyle vesayetin sona ereceğinden, davalının kısıtlılık hali sona ermişse, vasinin temsil yetkisi dolayısıyla vasiye yapılan tebligatın da geçerliliğinin kalmaması gerekeceği-
Vesayetin hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı–
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor