Aile konutu olarak kullanılan taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği iddiası ile açılan satış iptali ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davada; eşlerin yargılama aşamasında boşanmalarına karar verildiği ve kararın 24.03.2014 tarihinde kesinleştiği göz önüne alındığında dava konusu taşınmazın aile konutu özelliğini yitirdiği ve davanın konusuz kaldığı-
İhalenin kesinleşmesi sonucunda dava dışı üçüncü kişi mülkiyetine geçmiş olan taşınmazın, aile konutu olarak tespitine karar verilmesinin mümkün olmadığı- Malik olmayan eşin, aile konutunda ayni bir hakkının olmadığı aksine şahsî hakkı olduğu ve bu hakkın, taşınmazın parasal değerini istemeyi içermeyeceği- İpotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanmasının halinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilebileceği- Malik olmayan eşin, taşınmazın mülkiyetinin ihale sonucu dava dışı üçüncü şahsa geçmesi nedeniyle maddî-manevî tazminat talep ettiği davada, malik olmayan eşin barınma hakkını koruduğu dikkate alındığında, kadının dava konusu taşınmazın değerini talep etme hakkı bulunmadığı-
Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile, "aile konutu" niteliğini taşıyan taşınmazın devir işlemine davacı malik olmayan eşin “açık rızasının” olduğu davalılar tarafından ispatlanamadığından, TMK 194/1 uyarınca, davalılar arasında gerçekleştirilen devir işleminin geçersiz olduğu-
Dava konusu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren "aile konutu" olarak kullanıldığı, davalılardan malik eşin dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettirdiği, bu işlem sırasında davalı banka tarafından malik olmayan davacı eşin açık rızasının alınmadığı uyuşmazlıkta, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği, Aile konutu niteliğini taşıdığı hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz üzerinde davacının açık rızası alınmadan, TMK’nın 194/1. maddesine aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığı-
"Aile konutu" niteliğindeki taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin açık rızasını alınmadan, TMK. 194'de aykırı şekilde tesis edilen ipoteğe dayalı yapılan icra takibi sonucunda taşınmazı alacağına mahsuben adına geçiren davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği- TMK. 194/1'e aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından, cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı (malik) eş adına tesciline karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında kesinleşen ihale ile banka adına tescil edildiği, İİK. 134 uyarınca, icra mahkemelerinin ihalenin feshine ilişkin kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği, bu noktada kesinleşen ihalenin feshinin reddine ilişkin kararla mülkiyet aktarımının sağlanması nedeniyle yolsuz tescilin artık tartışılamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Somut olayda, davalı eş dava konusu aile konutuna ilişkin tahsisli kooperatif hissesini diğer davalı İ.A. 'ya devir ederek kooperatif üyeliğini tescil ettirmiş, yapılan yargılama ve toplanan delillerle bu işlem sırasında davacı eşin açık rızasının alındığı ispatlanamadığı- Açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunu kabul etmek gerektiği-
Aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davada; aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetlerinin sınırlandırıldığı, tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konutun aile konutu özelliğini taşıdığı, getirilen bu sınırlandırmanın, “emredici” nitelikte olduğu, dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağı ve açık rızanın ancak “belirli olan” bir işlem için verilebileceği-
Davalı banka tarafından çekişmeli taşınmazın aile konutu olduğu yapılan ekspertiz incelemesi ile öğrenilmiş olduğu hâlde davacının açık rızası alınmamış, TMK’nın 194. maddesinde öngörülen açık hükme uyulmayarak banka lehine ipotek tesis edilmiş olup, sonrasında yapılan icra takibi sonucu taşınmazın mülkiyeti alacağa mahsuben cebri ihaleyle bankaya geçmiş ise de, davalı bankanın TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, asıl işlem olan ipotek baştan itibaren geçersiz olduğundan buna bağlı olarak banka adına cebri ihale sonucu yapılan tescil de yolsuz tescil niteliğinde olduğundan ihalenin feshi davasının açılıp açılmamasının da bir önemi bulunmadığı-
Aile konutu üzerine ipotek konulması diğer eşin açık rızasıyla mümkün olduğu-
Aile konutu niteliğini haiz taşınmazın cebri icra suretiyle davalı bankaya satışının yapılması durumunda, davacının TMK'nın 194. maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanamayacağı, ipoteğin kaldırılması talebinin konusuz kalacağı- Bir taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı dava konusu taşınmazın dava sırasında cebri icra yoluyla satıldığı, mülkiyetin icra vasıtasıyla yapılan satış sonucu davalı bankaya geçtiği, davalı Tarafından açılan ihalenin feshi davasının da reddedilerek kesinleştiği anlaşılmakla; cebri icra ile yapılan satışlarda, mülkiyet tescilden önce alıcıya geçmekte olup, dava tarihi itibariyle aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz iradi olmayan bir tasarruf sonucu aile konutu niteliğini yitirmiş duruma geldiğinden, TMK. mad. 194 uyarınca, işlemin diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkacağı ve davacının aile konutu korumasından yararlanma olasılığının kalmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor