Somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıkları, bu yönde tespit içeren sosyal güvenlik denetmen raporunun aksi ispat edilemediği, bu nedenle davanın reddi gerektiği- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, dosya kapsamındaki delillere göre davacı ile boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıklarına dair kesin bir kanaat oluşmasının mümkün bulunmadığı, bu nedenle mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüşün Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
5510 sayılı Kanun’un 59’uncu ve 100’üncü maddelerinde söz edilen görevliler tarafından düzenlenen tutanakların üçüncü kişilerin imzalı beyanları alınarak düzenlenmiş ve imza inkârına da konu olmamış ise artık aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edileceği, tutanakların aksinin ancak yazılı delille ispatlanabileceği- Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen hak sahibine, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirilmesi işleminin 5510 sayılı Kanun’un 56/son maddesine uygun olup olmadığı ile birlikte yaşama olgusunun Özel Daire bozma kararında belirtildiği üzere davalı ile boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönem olan yıllar yönünden yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak muhtarlıktan ikametgâh senetleri elde edilmesi, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılması, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğinin saptanması, seçmen bilgi kayıtlarının getirtilmesi, varsa çalışmaları nedeniyle resmî/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adreslerin dikkate alınması, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, boşanan eşlerin kayıtlı olduğu adresler açısından uyuşmazlık konusu dönemi aydınlatıcı geniş kapsamlı emniyet araştırması yapılması, anılan adreslerde görev yapmış/yapmakta olan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi, görgülerine başvurulması ve bunlara ilâveten davalı ile boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemdeki mernis ve medula kayıtlarının da getirtilerek tüm toplanan deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
5510 sayılı Kanun’un 59’uncu ve 100’üncü maddelerinde söz edilen görevliler tarafından düzenlenen tutanakların üçüncü kişilerin imzalı beyanları alınarak düzenlenmiş ve imza inkârına da konu olmamış ise artık aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edileceği, tutanakların aksinin ancak yazılı delille ispatlanabileceği- Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen hak sahibine, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirilmesi işleminin 5510 sayılı Kanun’un 56/son maddesine uygun olup olmadığı ile birlikte yaşama olgusunun Özel Daire bozma kararında belirtildiği üzere davalı ile boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönem olan yıllar yönünden yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak muhtarlıktan ikametgâh senetleri elde edilmesi, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılması, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğinin saptanması, seçmen bilgi kayıtlarının getirtilmesi, varsa çalışmaları nedeniyle resmî/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adreslerin dikkate alınması, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, boşanan eşlerin kayıtlı olduğu adresler açısından uyuşmazlık konusu dönemi aydınlatıcı geniş kapsamlı emniyet araştırması yapılması, anılan adreslerde görev yapmış/yapmakta olan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi, görgülerine başvurulması ve bunlara ilâveten davalı ile boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemdeki mernis ve medula kayıtlarının da getirtilerek tüm toplanan deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Ölüm aylığının kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin davada, davacının, babasının ölümünden sonra eşinden boşandığı, ölüm aylığı almaya başladığı, boşanmadan önce oturduğu evden taşınmayarak çocuklarıyla birlikte aynı yerde oturmaya devam ettiği, ‘eski eş ile birlikte yaşama hali’nin devam edip etmediğinin araştırılması gerektiği- 5510 sayılı Kanunun 59’uncu ve 100’üncü maddelerinde yetkili kılınan görevliler tarafından düzenlenen tutanaklarla davacı ile eski eşinin birlikte yaşamaya devam ettiğinin sabit olduğu- Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı sabit olan hak sahiplerine gelir veya aylık tahsisi yapılmayacağı, bağlanan gelir veya aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu-
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun boşanılan eşle fiilen yaşanması sebebiyle ölüm aylığını kestiği uyuşmazlıkta, belgeye dayanmayan, üçüncü kişilerin imzalı beyanlarını içermeyen, çelişkili ve bu nedenlerle aksinin yazılı delil ile kanıtlanması gereken belge olarak kabul edilmesi mümkün olmayan rapora dayanılamayacağı- SEÇSİS sisteminde evliyken yaşanılan adresin gözüküyor olmasının, bilhassa davalının eski eşinin boşanmadan sonra söz konusu sandıkta oy kullandığının da ispatlanamadığı gözetildiğinde, birlikte yaşamayı ispata elverişli bir delil olarak kabul edilemeyeceği- Çocuğa baban eve geliyor mu diye sorulup çocuğun evet diyerek cevap verdiği yöndeki ifadeye de hukuken değer atfedilemeyeceği-
Yetim aylığının bağlanması ve iptali işlemleri, 5510 s. Kanun’un yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan bu Kanunun Geçici 1 ve 4. maddelerinin somut uyuşmazlıkta tartışma yerinin bulunmadığı- Kurumun, davacıya bağlanan ölüm aylığının iptali ve ödenenlerin iadesine yönelik işleminin 5510 sayılı Kanun’un 56/son maddesine uygun olup olmadığı ve birlikte yaşama olgusunun yöntemince araştırılıp tespiti gerektiği-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
5510 s. K. mad. 59 ve 100 uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanakların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu- Kurum Denetmen Memuru tarafından düzenlenen raporda dinlenen köy muhtarı ve azaların davacı ile eski eşinin boşandıklarını bilmediklerini ve tarafların aynı evi paylaştıklarını bildirdikleri ve bu haliyle davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olduğundan ve Sosyal Güvenlik Denetmen Raporunun aksinin de davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından, aylığın kesilmesine yönelik Kurum işleminin yerinde olduğu-
5510 Sayılı Kanun'un mad. 56/2 hükmüne dayanılarak açılan davada, boşandıktan sonra eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulup sonuca gidilmesi gerektiği-
Haksahibi konumundaki davalıya yersiz olarak ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemi-