Borçlu şirket temsilcisinin imzaladığı senetten dolayı şahsen sorumlu olması için, borçlu şirket kaşesi dışında senet üzerinde açığa atılmış bir imzasının bulunması gerektiği (sadece şirket kaşesi üzerine temsilci tarafından atılan iki imzanın, şirket temsilcisini şahsen sorumlu kılmayacağı)-
Borçlu şirketin sorumluluğunun doğması için tek imza yeterli olup, bono ön yüzündeki ikinci imzanın kişiyi avalist durumuna sokacağı- Bono ön yüzündeki ikinci imza dolayısıyla imza sahibinin bonodaki borçtan keşideci gibi sorumlu olacağı-
Senedin keşideci bölümünde şirket ve şirket temsilcisinin (aynı kişinin) elinden çıkmış iki imzasının bulunması halinde ve imzalayanın şirket temsilcisi olması durumunda imzalardan şirket kaşesi üzerine atılanın şirketi, açığa atılan diğer imzanın da imza sahibinin şahsı adına atılmış olduğunun kabulü gereği- Keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imzanın aval şerhi sayılacağı-
Takip konusu çek borçlusunun iptal başvurusu üzerine alacaklı tarafça verilen cevap dilekçesinde çekin ‘teminat çeki’ olduğu belirtildiği durumda şikayetçi borçlunun iptal başvurusunun kabulü gerekeceği-
Senedi tanzim edenin imzası bonoda zorunlu unsurlardan olup, bonoda keşidecinin imzasının bulunmaması halinde keşidecinin sorumluluğundan söz edilemeyeceği gibi, şekil noksanlığının bulunması halinde, aval verenin de taahhüdünün geçerli olmayacağı-
Takibe konu senet metninde rakam ile 40.000.-YTL yazıldığı, YTL'nin üzerinin çizildiği ve üzerine USD yazıldığı, senet metnine ayrıca yazı ile 40.000 YTL yazıldığı ve YTL çizilmeden 40.000'in önüne USD yazıldığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince; "bononun 10.01.2003 tanzim tarihinde YTL'nin yürürlükte olmadığı, bu para biriminin 2005 yılında yürürlüğe girdiği, dolayısıyla bonodaki keşide tarihinin “mefhum” (gerçek olmayan yok hükmünde) olduğu" gerekçesiyle “TTK.’nun 688/6 ve İİK. 170/a-2. maddeleri gereğince takibin iptaline" dair verdiği kararı, "baskın görüş ve uygulamaya göre, tanzim tarihinin bulunması koşulu, senetteki tanzim tarihinin mutlaka gerçeğe uygun olması gerektiği anlamına gelmediği, senette belirli bir tanzim tarihinin bulunması, zorunlu koşulun varlığının kabulü için yeterli olduğu; mevcut tanzim tarihinin mutlaka gerçek tanzim tarihiyle örtüşmesi gerekmediği, takip dayanağı senedin vade tarihinden önceki tanzim tarihini içerdiği ve tüm şekli unsurların içerdiği, tanzim tarihinin gerçeği yansıtmamış olmasının sonuca etkili bulunmadığı" gerekçeleriyle hatalı olup; takibe konu senedin, kambiyo senedi vasfı bulunduğu-
Takip konusu bonoda “tanzim yeri” bulunmadığı gibi, senedi tanzim edinin ad ve soyadı yanında yazılı bir “yer adı”da bulunmadığından, takip konusu senet “bono” sayılmayacağından, bu durumda icra mahkemesince “takibin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Bonoda tanzim tarihinin gerçek tanzim tarihi olması şart olmayıp, tedavüle çıkarıldığında da yazılabilir ise de, üzerine bononun keşide yani tanzim tarihi yazılan damga pulu, “2000” tarihli olduğu ve 2000 yılına ait damga pulu, 1997 tarihinde tedavülde olamayacağına göre ve icra takibinin de 22.6.2000 tarihinde başlatıldığı da gözetildiğinde, takibe dayanak alınan bononun, 1.6.1997 tarihinde değil, 2000 yılında ve icra takip tarihinde veya öncesinde düzenlenmiş olduğunun sonucunun ortaya çıkacağı- Vadesinden sonraki tarihte ve 2000 yılında tanzim olunduğu halde, tasarruflardan önce alacak doğmuş gibi düzenleme tarihi olarak 1.6.1997 tarihinin bono üzerine yazılması ve bu sebeple TTK.nun 688. maddesinde öngörülen zorunlu unsurları taşımadığı ve dolayısıyla “bono” sayılmadığı-
Belediye Meclisi veya Başkan tarafından kendisine bono düzenleme yetkisi verilmemiş olan kişinin düzenlediği bonodan, Belediye’nin değil bonoyu düzenleyen kişinin kişisel olarak sorumlu olacağı—