Faturaya dayalı icra takibinden kaynaklı itirazın iptali davasında, davacının ticari defterlerine dayalı olarak davanın kabulünün hatalı olduğu, faturanın tek başına alacağın varlığına delil olmadığı, davalının teslim makbuzların altında imzasının olmadığı anlaşıldığından ve teslim ancak yazılı delille ispat edilebileceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında; kararın gerekçe kısmında, borçlunun itirazında asıl borç miktarı kadar kısmen haksız olduğu kabul edilirken, hükmün ilk kısmında asıl borç miktarı kadar haklı olduğu anlamına gelecek şekilde çelişkili hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 
Ticari nitelikteki kredi sözleşmesinden kaynaklanana tacirler arasındaki davanın "ticari dava" niteliğinde olduğu- Sözleşmenin düzenlendiği tarihte 818 s. Borçlar Kanunu yürüklükte olup, 6098 s. TBK.'nun genel işlem koşulları hükümlerine göre hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı- Davalı tacir olan davalının basiretli şekilde hareket etmesi gerektiğinden, sözleşme hükümleri ile bağlı olduğu, sözleşme hükümleri değerlendirilerek davaya konu kredi tahsis ve değerlendirme ücreti istenip istenemeyeceği, istenebilecekse ne kadar istenebileceği tespiti amacıyla yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, icra takibine konu asıl alacak miktarlarının belirli olması ve bu alacağa bağlı ferilerinin de taraflarca hesaplanabilir olması nedeniyle alacağın “likit” olduğunun kabulü gerektiği-
Davacının, davalının, "annesine ait villanın ahşap işlerini yaptırmak için ihtiyaç duyduğu malzemelerin dava dışı marangozlara teslim edilmesini ve ödemenin kendisi tarafından yapılacağını" söylemesi üzerine faturada yazılı malzemeleri teslim etmesi ve davalının ödeme yapmaması üzerine açtığı itirazın iptali davasında tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı, İİK.67 vd. uyarınca açılan itirazın iptali davaları yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan, ispat külfetiyle ilgili kuralların itirazın iptali davasında da geçerli olduğu-
İİK mad. 67 uyarınca; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesinin ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkmasının yasal koşullardan olduğu, icra inkar tazminatının, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırım olduğu-
Okul eğitim giderinin tahsiline ilişkin davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu-
Vekalet sözleşmesinin kural olarak, vekilin veya vekalet verenin ölümü ile kendiliğinden sona ereceği- Vekalet veren kişinin ölüm tarihi itibariyle, dosya henüz sonuçlanmamış yani derdest ise ve işbu ölen kişinin mirasçıları, avukata vekaletname vermiyor hatta derdest olan dosyanın takibini başka bir avukata vekaletname vererek sürdürüyor iseler davacı avukatın, bu dosya bakımından sarf etmiş olduğu emek ve mesaiye, hak ve nesafete göre belirlenecek bir ücrete hak kazandığının kabulü gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması arandığından, açılan itirazın iptali davasının sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davasına konu taşınmazlara ait son tedavüllü tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazların el değiştirip değiştirmediğinin tespiti ve böyle bir durumun varlığı halinde, bu el değiştirmelerin davaya etkisinin tartışılmaması gerektiği-