Alacağın kaynağının zamanaşımına uğramış bono olduğu, bunun yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği, asıl ilişki için davacı tarafından beyanda bulunulmadığı, davalı ise "kendisinin arsa sahibi, davacının ise yüklenici olduğunu, dava dışı senet borçlusu şirketin inşaatta kullanılmak üzere boru aldıklarını, bedelini ödediklerini, ödemeleri karşılığı boruların tamamını alamadıklarını, alamadıkları boruların bedelini peşin ödediklerinden bu bedele karşılık şirketten takip konusu senedi aldıklarını, davacı ile hesaplaşmaları sırasında senedi tahsil edip borçlarından düşmeleri için davacıya ciro ettiklerini" bildirdiği, davalının davacıya olan borçlarına karşılık dava konusu senet nedeni ile olan alacağını davacıya temlik ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Emlak komisyon ücreti- Satış işleminden vazgeçen alıcının öngörülen %6 oranındaki ücretin %3'ünü tellallık ücreti olarak ödemekle yükümlü olduğu- Satış bedelinin geri kalan %3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğu ve davalı tacir olmadığından, TBK. mad. 182/son gereğince, cezai şartın fahiş olması halinde, tenkisi gerektiği- Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmesi ve hüküm altına alınan ceza miktarın, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespiti gerektiği- 
Taraflar arasındaki konut kredisi sözleşmesi davalı banka için ticari iş niteliğinde olduğundan, davacı tüketicinin, 3095 s. K.. mad. 2/2 uyarınca temerrüt hâlinde avans faizi isteminde bulunabileceği- Kredi sözleşmesi çerçevesinde yapılan kesintisinin haksız olduğu iddiasıyla iadesi yönünde başlatılan takibinde asıl alacak miktarının belirli olması ve bu alacağa bağlı ferilerinin de taraflarca hesaplanabilir olması nedeniyle alacağın “likit” olduğunun kabulü gerektiği- İtirazın iptali davasında, dava değeri açıkça takipteki asıl alacak miktarı olan 3.000TL üzerinden gösterilmiş, mahkemece de ilk celsede taraflar arasındaki çekişmeli miktarın 3.000TL olduğu belirlenmiş olmasına karşın, "davanın kısmen kabul edildiği" belirtilerek açıkça dava edilmeyen işlemiş faiz alacağı yönünden de davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Dava dilekçesi anlatımında davalının işlemiş faizden de sorumlu tutulması gerektiğinin ifade edilmesi ve talep sonucunda itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin istenmiş olması karşısında davanın takipteki alacak miktarının tamamı üzerinden açıldığının kabul edilmesi gerektiği, tüketici harçtan muaf olduğu için mahkemece talebin dava değeri olarak gösterilenden fazlası olduğu sonucuna varıldığında harcın tamamlanması için süre verilmesi şeklindeki usulün uygulanmasının da mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kefalet sözleşmesinin yasada aranan geçerlilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle reddedilen davada; davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmadığı, hal böyle olunca; davalının kötüniyet tazminatı istemi hakkında red kararı verilmesi gerektiği-
Borç olarak verildiği iddia edilen paranın geri ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan haksız itirazın iptali davasında davacının, dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği ve icra takibine dayanak tahkim sözleşmesi ve tahkim duruşma tutanağında, davalının konfeksiyon işi dışında davalıya borcu olduğuna dair imzalı beyanı bulunmakla, davalının cevap dilekçesinde böyle bir borcun varlığı halinde dahi ödendiği, cevaba cevap dilekçesinde ise dava dışı şirketlerin borçlarına mahsup edildiği savunmaları yer almakla, ispat yükünün davalıda bulunduğu kabul edilerek borcun ödendiği usulünce ispat edilemediği gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Banka dekontunun açıklama kısmında borç ibaresinin bulunması halinde, itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davalarında, alacaklının takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamayacağı-
İtirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamayacağından; bizatihi kendisi bir borç sebebi ve dayanağı teşkil eden ancak takipte dayanılmayan genel kredi sözleşmesinin itirazın iptali davasında kullanılmasının isabetsiz olduğu- Ayrıca takip talebinde "kredi kartı üyelik sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti" yazmakta olup, ihtarname takip talebine eklenmiş ise de ihtarnamenin amacının genel olarak borcun varlığına delalet etmeyip, borçluyu temerrüde düşürmekten ibaret olduğu cihetle itirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olmasına göre kaynak belgeye (temel alacak-sözleşme) itibar edilmesi gerektiği-
Takip talebinde alacağın dayanağı olarak yalnızca "kredi kartı üyelik sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti” şeklinde açıklama bulunması halinde takibe ekli ihtarnamede bahsi geçen genel kredi sözleşmesinin itirazın iptali davasında esas alınamayacağı-
Dava konusu asıl alacak miktarı likit ve belirli olmasına rağmen, faturalarda belirtilen faiz oranları ile takip talebinde yer alan faiz oranlarının farklı olması halinde, işlemiş faiz alacağının likit olduğundan söz edilemeyeceği ve bu durumda icra inkâr tazminatının asıl alacak ile faiz oranının toplanması suretiyle belirlenemeyeceği- Takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan (6352 s. K. mad. 1. ile 02.07.2012 tarihinde eklenen) “Bu kanunda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde takip talebi veya davadaki talep esas alınır” hükmünün (İİK. mad. 67/4) eldeki davaya uygulanamayacağı-