Haksız eylemden kaynaklanan alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit olarak kabul edilemez. Bu nedenle tazminata hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
İtirazın iptali ilamında yer alan «inkâr tazminatı», «ilam harcı», «dava masrafı» ve «vekalet ücreti»nin ilgili icra dosyasına itirazın iptaline ilişkin ilamın ibrazı suretiyle -ilamın kesinleşmesi beklenmeden- talep edilebileceği gibi, ayrı bir takip konusu da yapılabileceği–
Ödeme emrine «veli», «vasi» veya «mirasçı» tarafından itiraz edilmiş olması halinde inkar tazminatına hükmedilebilmesi için bunların kötüniyetli olduklarının isbatı gerektiği–
Davalı-karşı davacı banka vekilince verilen dilekçede, davacı- karşı davalının bankanın ekonomik kriz nedeni ile müzayaka içerisinde bulunması nedeni ile aşırı faiz elde etmek istediğini ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşan bir kurula inceleme yaptırarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir-
Alacaklı, icra takibinden önce, borçluya «borcunu ödemesi» konusunda ihtarname göndererek temerrüde düşürmüş olmadıkça, borçlunun takip tarihinden itibaren temerrüde düşmüş olacağı (ve takip tarihinden itibaren temerrüt faizi ödemek zorunda kalacağı)–
BK. 484 uyarınca kefaletin geçerliliğinin «yazılı olmasına» ve «kefilin sorumlu olduğu miktarın sözleşmede açıkça gösterilmiş olması»na bağlı olduğu– (Not: Yeni TBK. mad. 583'e göre; kefalet sözleşmesinin geçerliliği; sözleşmenin (kefilin kendi el yazısı ile) yazılı şekilde yapılmasına, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın ve kefalet tarihinin sözleşmede belirtilmiş olmasına bağlanmış olup, TBK. mad 584'de de, kefalet için 'eşin rızası'na ilişkin koşullar düzenlenmiştir.)