Borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Davada ise süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi usule aykırı olduğundan hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptaline karar verilmesine rağmen, alacağın faturaya dayalı “likit” olduğu gözetilmeksizin inkar tazminatına hükmedilmemesinin bozmayı gerektireceği-
Dava konusu çek zaman aşımına uğradığından, çekin lehtarı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirir. Ancak taraflar arasında temel ilişkinin varlığı durumunda, zaman aşımına uğramış çek yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip, alacağın varlığı her türlü delille kanıtlanabilir. Bu durumda ispat yükünün davacıya ait olacağı-
Borçlunun ödeme tarihlerinin fatura tarihinden sonra olması karşısında, davacının bu ödemelerin başka alacaklara yönelik olduğu iddiasının kabul edilebilmesi için, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Davalı ticari şirket olup, takip konusu veri hizmetini ticari veya mesleki amaçla verdiği tartışmasızdır. Bu duruma göre uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği-
Kefiller, kefalet limitleri ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olup, mahkemece davalı müteselsil kefillerin kefalet limitleri ve temerrüt tarihleri ayrı ayrı gözetilerek, sorumlu oldukları borç miktarlarının banka kayıtları üzerinde, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunca yapılacak inceleme ile belirlenip, alınacak rapora göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında kur farkı anlaşması bulunmaktadır. Bu durumda satım konusu malların yabancı para cinsinden olan değerleri bulunduktan sonra yapılan Türk lirası ödemelerin ödeme tarihindeki yabancı para cinsinden değeri tespit olunup, buna göre davacının kur farkından doğan alacağının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra karar vermek gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağından, davalı şirketin takip konusu alacak nedeni ile takipten önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığına göre, davalı takiple temerrüde düşmüştür. Bu durumda davacının birikmiş faize yönelik talebinin reddi gerekeceği-
B.K.göre ceza mahkemesince saptanan maddi olgular hukuk hâkimini de bağlayacağından, mahkemece banka müdürü hakkında açılan ceza davasının sonucu beklenilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda tesis edilen ara karardan dönmek sureti ile karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Hüküm tarihinde iflasın ertelenmesi sebebi ile verilen ihtiyati tedbir kararı yürürlükte olduğundan ve bu sebeple takip durmuş bulunduğundan, mahkemece yapılacak iş, iflasın ertelenmesi kararının beklemek ve sonucuna göre karar vermek olacağı-