Taraflar arasındaki ’itirazın iptali’ davasında mahkemece, kefaletnamedeki imzanın davalıya ait olduğunun kabul edilmesi karşısında, taahhütnamenin boş olarak doldurulduğu savunmasının dinlenemeyeceği, ne var ki senetlerde kefilin imzasının bulunmaması nedeniyle takip tarihine kadar işlemiş faizden sorumlu olmayacağına yönelik kararında; yargılama aşamasında herhangi bir bilirkişi görüşüne başvurulmaması, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamayacağından, tarafların gösterdikleri deliller toplanıp, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak, davalı savunması değerlendirilmeli, kefalet sözleşmesinin kuruluşu sırasında kefilin sorumluluk limitinin gösterilmesinin sözleşmenin geçerlilik şartı olduğu gözetilerek, dava konusu kefalet sözleşmesindeki limit ile ilgili bölümün farklı kalemlerle sonradan yazılıp yazılmadığı aydınlığa kavuşturulduktan sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirket ile dava dışı Garanti Bankası arasında düzenlenen (garantörlük anlaşması nedeniyle) davalı adına çıkarılan kredi kartı borcunun düzenlenmesinden kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemi-
Davacı şirket ile dava dışı Garanti Bankası arasında düzenlenen (garantörlük anlaşması nedeniyle) davalı adına çıkarılan kredi kartı borcunun düzenlenmesinden kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemi-
İtirazın iptali davası sonunda, dava konusu icra takibinde alacak yabancı para üzerinden istenilmiş ise, bu alacağın takip tarihindeki Türk lirası esas alınarak icra inkâr tazminatına hükmedilebileceği-
Davacının dayandığı çekin süresinde bankaya ibraz edilmemiş olması, temel ilişkiye dayalı olarak alacak iddiasına engel teşkil etmez. Davacının, söz konusu çeke “delil başlangıcı” olarak dayanarak, tanık dâhil alacağını her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olacağı-
Davacının olumlu tespit niteliğindeki talebinin reddi nedeniyle hüküm tarihindeki AAÜT’ nin 7/2. maddesi uyarınca maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece nispi vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bankanın temerrüdü nedeniyle borcunu temerrüt süresince ifa etmeyen davalıların, sağladıkları yarar ölçüsünde temerrüt faizinden sorumlu olmaları gerekeceği-
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Muaccel bir borcun borçlusu, taraflar arasında bir ödeme günü kararlaştırılmamışsa alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Somut olayda, icra takibinden önce borçlunun temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden, işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken, yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Uyuşmazlık haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Davalı tacir olmadığına göre takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken, icra takip talebinde-takip tarihinden reeskont faizi- istemi olduğu dikkate alınmadan, takibin olduğu gibi devamına karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-