Davalı taraf, satım protokolünü fesih etmiş olduğundan, protokol uyarınca ödemesi gereken avans tutarı, artık bir miktar para borcu olarak kabul edilemez ve BK. nun 73 maddesi hükmüne göre yetki itirazı çözümlenemez. Bu durumda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın İİK. nun 50 maddesi yollaması ile HMK’da öngörülen yetki kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi, icra dairesinin yetkisizliği sonucuna varılırsa, itirazın iptali davasının bu nedenle reddi, icra dairesinin yetkili olması halinde, mahkemenin yetkisine yapılan itirazın incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir-
Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun sonuç bölümünde de belirtildiği gibi, imza incelemesinin belge aslı üzerinde yapılması gerekirken, mahkemece dava konusu kredi sözleşmesinin fotokopisi üzerinden yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporuna göre, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı, akdi ilişkiyi inkâr etmiş ve dosyaya sunulan “irsaliyeli faturalar altındaki imzaların kendisine ait olmadığını” savunmuştur. Kapanış tasdiki bulunmayan davacı defterinin kendisi lehine delil oluşturmayacağı gözetilerek, mahkemece irsaliyeli faturalardaki imzaların davalıya ait olup olmadığı konusunda imza incelemesi yapılması ve davacıya akdi ilişkiyi kesin delillerle ispat olanağı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Borçlu hem icra dairesinin, hem de mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda, mahkemece İİK.’ nun 501. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön incelenmeksizin sadece mahkemenin yetkisine yönelik itiraz incelenip işin esasına girilerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe karşı açılan itirazın iptali davası, “dava şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir. Hal böyle olunca; vekâlet ücretinin belirlenmesinde hüküm tarihindeki AAÜT’ nin 7/2. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Karşılıklı taahhüt içeren sözleşmelerde taraflardan biri mütemerrit olduğu takdirde diğeri borcun ifası için uygun süre verip karşı yana bildirir ve verilen süre içinde borç ifa edilmezse diğer seçimlik hakkını kullanabilir. Ancak sözleşmede ifa günü kesin olarak kararlaştırılmış olursa, bu durumda süre tayinine gerek olmadan yasal seçimlik hakkını kullanabilir. Somut olayda da ifa günü kesin olarak kararlaştırılmıştır. Açıklanan nedenlerle süre verilmeden sözleşmeden dönülmesinin ve verilen paranın istenmesinin mümkün olacağı-
Takip konusu çek zamanaşımına uğramış olup, bu husus davalı yanca ödeme emrine itiraz dilekçesinde ileri sürülmüştür. Zamanaşımına uğramış bir çek kambiyo senedi vasfını kaybeder ve ancak “delil başlangıcı” olarak değerlendirilir. Bu durumda mahkemece takip dayanağı belgenin yukarda açıklanan niteliği de göz önünde tutularak, taraflar arasındaki temel ilişki ile bu ilişkiden doğan alacağın saptanması için taraflara delilerin ibrazı için süre tanınmak ve varılacak sonuca göre karar oluşturmak gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabul edilmiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca icra tazminatına, hüküm altına alınan miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken, tazminata “asıl alacak” üzerinden hükmedilmesinin, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Kural olarak itirazın iptali davasında, mahkemenin ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlardan öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip karara bağlanması gerekir. Bunun için mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup almaması sonuca etkili değildir. Başka bir ifade ile mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra tetkik mercii yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek sonuçlandırılmalıdır. Bunun sebebi, itirazın iptali davasına bakmaya yetkili mahkemenin takibin yapıldığı yer mahkemesi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle takibin yapıldığı yer icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın öncelikle neticelendirilmesi gerekirken, kendi yetkisine yapılan itirazı kabul edip “yetkisizlik kararı” verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-