Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş müvekkilden, avukat, karşı taraftan alınacak vekalet ücretini isteyemez ise de, bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle M.K. nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemesi gerektiği-
Kredi kartı borcundan dolayı doğan uyuşmazlıklarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
TTK. nun 20/3. maddesi uyarınca tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için, noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olacağı-
Davalı-borçlu hakkında -"iflâs kararı" verilmeden (iflâs açılmadan) önce- açılmış bulunan hukuk davalarının, iflâsın açılmasından sonra "ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar" durdurulması gerekeceği
İİK. nun 67/1. maddesi uyarınca takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren (1) sene içinde itirazın iptalini dava edebilir. Görüldüğü gibi anılan yasa hükmüne göre, (1) yıllık dava açma süresi itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlar. Dosyada icra takibine itirazın alacaklıya tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında hem hükmedilen faiz miktarı yönünden, hem de hükme konu olan dava türü bakımından çelişki yaratılması durumunda, bu çelişkinin giderilmesi için yeni bir karar oluşturulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
Mahkemenin kendi yetkisine yapılmış usulüne uygun bir itiraz olmadığı halde varmış gibi karar vermesinin bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına girdiğine göre; davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hakkın söz konusu olamayacağı-
“Sözleşme altındaki imzanın davalı elinden çıkmadığı” bilirkişi incelemesi ile saptanmış ise de, daha sonra hukukçu bilirkişilerden alınan raporlarda sözleşme altındaki imzanın “sözleşmede abone temsilcisi sıfatı ile gösterilen davalının kocasına ait olabileceği” yolunda görüş bildirmiştir. Bu durumda mahkemece “sözleşme altındaki imzanın davalının eşi elinden çıkıp çıkmadığı” konusunda grafoloji uzmanına inceleme yaptırılarak, imzanın bu şahsa ait olduğunun saptanması halinde, anılan kişinin yetkilisi olmasa bile yetkisiz temsilcinin imzaladığı sözleşmeye uyulduğu ve sözleşmenin bir yıl süre ile ifa edildiği gözetildiğinde, geçersizliğini ileri sürmenin MK. nun 2. maddesinde öngörülen objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı düşünülerek karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu çekin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş olduğundan, temerrüt tarihinin BK.’ nun 101. maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerekir. Başka bir ifade ile bu gibi durumlarda çekteki keşide tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmaz. Somut olayda davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığına göre, faizin başlangıcı olarak takip tarihinin esas alınması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin, keşide tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-