Gecikme zammı “faiz” niteliğinde olup, gecikme faizine takip tarihinden sonra temerrüt faizi uygulanacak şekilde hüküm kurulmasının BK. nun 104/ son maddesine aykırı olacağı-
Taraflar tacir olduğundan, 4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/e maddesinde tanımlanan tüketici kapsamında mütalaa edilemeyeceğinden, uyuşmazlığın genel mahkemelerin görevi dâhilinde olacağı-
Davalı, davaya karşı verdiği cevap ve diğer dilekçelerinde “borcu ödediğini, borçlu olmadığını” beyan etmiş olup, akdi ilişkiyi kabul etmiştir. Bu durumda davada ispat külfetinin, ödeme definde bulunan davalı yanda olduğu gözetilip, ödemeye ilişkin delilleri sorularak ve gerektiğinde ticari defterleri incelenip ve tüm deliller birlikte değerlendirilip karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan bilirkişi ilk ve ek raporu, yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli bulunmamaktadır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış ise de, ticari defterin ispat kuvvetini düzenleyen TTK. nun 82 ve devamı (şimdi; HMK.’nun 222.) maddelerinde öngörülen hükümler irdelenmediğinden, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Davacı banka, tarımsal krediler sözleşmesine dayalı olarak takip yapmış olup, takibinde haksız ve kötüniyetli kabul edilemeyeceği gözetilmeden, kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasının bozmayı gerektireceği-
Faturaya dayalı alacağın likit (bilinebilir, belirlenebilir) olduğu gözetilerek, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-
Maddi hataya dayalı bozma ilamına uyulmasının usuli kazanılmış hak meydana getirmeyeceği-
Kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişkinin giderilmesi için, yeni bir hüküm kurulması gerekeceği-
M.K.’ nun 705. maddesine göre ‘’ihalenin tamamlandığı anda taşınmazın mülkiyeti alıcıya geçer.’’ İhalenin 26.12.2003 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından mülkiyetin 26.12.2003 tarihinde davacıya geçtiğinin kabulü gerekir. Davacı malik bu davada 01.05.2004 ve 01.12.2004 tarihli kira sözleşmeleri sonucu davalı tarafından kiracılardan peşin alınan kira parasının tahsili için icra takibi yapmıştır. Davacı vekilinin 28.10.2005 tarihli duruşmadaki beyanı ile kiracıların mecurdan tahliye edildikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda kiracıların tahliye tarihleri belirlenerek, “tahliye tarihlerine kadar olan kira bedelinin tahsiline” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-