Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşmenin bulunmadığı, bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerekeceği, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalıların ödenen bedelin yarısından sorumlu tutulmasının yerinde olmadığı-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada; bölge adliye mahkemesince zabıta memurunun ataması nedeniyle adı geçene yapılan ödemeler yönünden Belediye Kanun'un 49. maddesi uyarınca davalı belediye başkanının sorumluluk koşullarının oluştuğu kabul edilmişse de kanunla zorunlu kılınan bir hizmetin gerçekleştirilmesi amacıyla bu hizmet için ihtiyaç duyulan zabıta personelinin belediyece istihdam edildiği, adı geçen zabıta memuru tarafından hizmetin ifa edildiği ve yapılan hizmet karşılığında bedelin ödendiği, aksi yönde dosyada delil ve iddia bulunmadığı anlaşılmakla davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kanuni delil yerine yazılı delil denilse de, bunun yemin delilini de kapsadığı- Cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan dalı tarafa bozma kararı doğrultusunda mutabakat tarihinden sonra borcu ödediği vakıasına dair bu hakkın kullandırılması gerekirken, mahkemenin davalının yemin deliline dayanmasını kabul etmeyip tahkikatı sonlandırıp yazılı şekilde karar vermesinin hatalı olduğu- Taraflar tacir olup davalı temerrüt faizi olarak avans faizinde sorumlu olduğundan, davalının temerrüt tarihinde avans faizi oranı %27 olup, takip tarihinde de yine %27 olmasına karşın, herhangi bir sebep gösterilmeden işlemiş faizin %40 ve %36 oranlarından hesaplanması ve davalının buna itiraz etmesine rağmen bu itiraz karşılanmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- İtirazın iptali davasında, kurulacak hükümde davalı borçlunun itirazının hangi miktarda asıl alacak ve işlemiş faiz için iptal edilip takibin devamına karar verildiği gibi asıl alacağa uygulanacak faizin türü ve gerekiyorsa oranının da gösterilmesi gerektiği-
Dava konusu takibin dava aşamasında kamu otoritesinin davalı-borçlu bankanın faaliyet iznini kaldırmasıyla birlikte yasa gereği durması ve icra hukuk mahkemesi kararıyla da bu durum tespit edilmiş olması halinde, dava konusu takip sadece durmuş olup iptal edilmediğinden itirazın iptali davasında dava şartının devam ettiği- Mahkeme kararıyla yasa gereğince durmuş olan takibin devamı sağlanamayacak ise de, bu hususun ilamın icrasına ilişkin olup ortada hakkın kendisinin belirlenmesini engelleyen bir hukuki durumun bulunmadığı- İtirazın iptali davasında, ihbar olunan, dava konusu takipte borçlu ve açılan itirazın iptali davasında davalı olmadığı halde, mahkemece dahili davalı gösterilip hakkında takibin devamına karar verilmesi ve davacının yargılama giderleri ve davacı yararına hükmedilen vekalet ücretinden davalıyla birlikte müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Gerekçesiz karar verilmeyeceği- Mahkemece davanın tümden reddine yönelik olarak verilen kararda "3 adet çek garanti bedeli talebine" yönelik olarak bilirkişilerce davalı kefillerin bu konuda sözleşmesel bir sorumluluğu olmadığı bildirildiği halde bu konuda gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe gösterilmemesinin isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davası sonucunda kurulacak hükümde davalı borçlunun itirazının hangi miktarda asıl alacak ve işlemiş faiz için iptal edilip takibin devamına karar verildiği ve asıl alacağa uygulanacak faizin türü ve gerekiyorsa oranının da gösterilmesi gerektiği; mahkemece kurulan hükümde 'asıl alacağa uygulanacak faizin türü ve oranı gösterilmediği için' hükmün bozulmuş olduğu-
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına göre; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kira sözleşmesindeki "kiracının 3 ay öncesinden ihbarda bulunmak kaydıyla kiralananı tahliye edebileceğine" ilişkin tarafların serbest iradesi ile konulan şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı- Kiracının taşınmazdan erken tahliyesi nedeniyle mahrum kalınan kira bedeline ilişkin açılan itirazın iptali davasının kabulü halinde icra tazminatına hükmedilemeyeceği-
Davacının dayandığı kredi sözleşmesinin 44.2. maddesinin “...kısa, orta veya uzun vadeli en yüksek genel faiz oranına 50 puan ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ödemeyi kabul eder” şeklinde olduğu- Buna göre davacının davalılardan talep edebileceği temerrüt faiz oranının, yıllık %110 olan akdi faize 50 puan ilave edilmek suretiyle hesaplanan oran olan %160 olduğu- Bu nedenle; davalı ... yönünden işlemiş temerrüt faizinin %160 üzerinden hesaplanması ve asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren yıllık %160 temerrüt faizi uygulanması, davalı şirkete yönelik açılan alacak davasında, asıl alacağa uygulanacak temerrüt faizinin yıllık %160 olması gerekirken, sözleşmedeki faize yönelik hükmün yanlış değerlendirilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Asıl alacak ve birleşen itirazın iptali davalarının-