Delil listesinde davalı şirket kayıtlarını delil olarak gösterdiği gibi, dava dilekçesi ekinde sözleşme ve üzerinde teslim alanın imzasının da bulunduğu bir faturayı delil olarak sunmuştur. Bu durumda mahkemece gerek sözleşme altındaki imzanın gerekse de faturada ki teslim alan imzasının davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının belirlenmesi yönünden, davalı şirket yetkilisinin isticvabı yoluna gidilmesi ve delil olarak gösterilen davalı şirket kayıtlarının bilirkişi vasıtası ile incelenmesinden sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava, Aksaray İcra Müdürlüğündeki icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Daha önce Şişli İcra Müdürlüğünde açılan takip yetkisizlikle sonuçlanmış ve yetkili olduğu bildirilen Aksaray’da yeni bir takip yapılmıştır. Her iki takibin alacaklıları ve miktarları farklıdır. Bu durumda mahkemece davanın konusunun, Aksaray İcra Müdürlüğünde yapılan takip olduğu gözetilerek, davacı şirketin anılan takiple alacak talebinde bulunmasına ve alacak miktarını Şişli İcra Müdürlüğündeki takip miktarından farklı olarak göstermesine yasal bir engel bulunmadığı-
TBK.’nun 583. maddesinde kefillik sözleşmesinin geçerli olabilmesinin, yazılı biçimde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın gösterilmesine bağlı olduğu; bu yönün hâkim tarafından kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği; anılan taahhütnamede kredi limiti yazılı olmadığı gibi, kefillerin sorumlu oldukları belirli bir tutarın gösterilmediği anlaşılmakla, adı geçen davalıların borçtan sorumlu tutulamayacakları-
Mahkemece, takibe itiraz eden borçlular itirazlarını geri aldıklarından, “konusuz kalan davanın esası hakkında karar vermeye yer olmadığı ve ihtilaflı alacağın %40 (şimdi; %20’si) oranında inkâr tazminatının davalılardan tahsiline” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan delillerin, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı, sunulmuş olsalar bile bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağı; bu kuralın istisnasının, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcun sönmüş bulunduğunu ortaya koyan örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname ve benzeri nitelikte bir belge olduğu-
Borçlar Kanununun 53. maddesine göre hukuk hakiminin, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla bağlı olmasa da sabit olan maddi olgularla bağlı olduğu, ceza davasının sonucunun eldeki davayı etkileyecek nitelikte ise mahkemece ceza davasının sonucunun bekleneceği-
Davacı alacağını 6183 sayılı Yasa uyarınca veya genel haciz yoluyla takip edebilir. 6183 sayılı Yasa uyarınca takip edilebilir olması, bir alacağın genel haciz yolu ile takibine engel teşkil etmez. O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olduğundan, ihtar tarihinden itibaren asıl alacağın, yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davalı takibe karşı borca itirazla birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Bu durumda İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itiraz incelenerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılırsa, “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı” gerekçesiyle davanın reddi, icra dairesinin yetkili olması halinde mahkemenin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kaçak su kullanılması nedeni ile yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davaya konu olan tazminat alacağı 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasasının geçici 3. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanununun geçici 5. maddesi uyarınca kurulan uzlaşma komisyonu tarafından yeniden yapılandırıldığı ve mahkemece hüküm kurulmasından sonra uzlaşma komisyonu kararının 9.6.2006 günü Bakanlar Kurulunca onaylandığı dosya içeriğinden anlaşıldığından, davanın konusuz kalacağı gözetilerek yeniden karar verilmesi gerekeceği-