Mahkemece, Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişik olduğu gözetilmeden, bu raporun bir maddesine dayanılarak karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı alacaklının, lehine kesinleşen icra takibine itirazın iptalini istemekte hukuki bir yararın bulunmadığı gözetilerek, davanın belirtilen bu nedenle reddi gerekirken, davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Dava konusu çek, süresinde ibraz edilmediğinden, kambiyo vasfını yitirmiş ise de, çeki ciro yolu ile eline geçiren yetkili hamil durumundaki davacı, TTK. nun 732. maddesine dayanarak keşideci aleyhine takip yapabilir ve dava açabilir. Bu durumda davalı keşidecinin “sebepsiz zenginleşmediğini” kanıtlaması gerekecektir-
Davalının itiraz dilekçesinin içeriğinden, asıl alacağa itirazı bulunmadığı, itirazının işlemiş faiz ve faiz oranına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen, mahkemenin takibe konu alacağın tümüne itiraz varmış gibi değerlendirme yapıp hüküm kurması bozmayı gerektireceği-
Süresinde ibraz edilmeyen çek bakımından Kambiyo Hukuku'ndan doğan hakların yitirilecekse de çek hamilinin sebepsiz zenginleşmeye dayanarak keşideci aleyhine takip yapabileceği-
Akdi ilişkinin varlığının taraflar arasında çekişmesiz olduğu durumlarda, alacaklının davacının ikametgâhında itirazın iptali davası açabileceği-
Müvekkili hakkında verilen kararı en kısa sürede müvekkiline bildirip, yatırılması gereken masraflar konusunda bilgilendirmek vekilin görevidir. Bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde azil haklı olur ve vekil ücrete hak kazanamaz. Davalı “kendisine bilgi verilmediğini” iddia ettiğine göre, bu durumda davacı avukat “müvekkili olan davalıya mahkeme kararını tebliğe çıkarmak için harç yatırılması gerektiğini bildirdiğini” yasal delillerle ispat etmelidir. Davacı yazılı delile dayanmadığına göre; yemin konusu hatırlatılıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece hükmün gerekçesinde “bilirkişi raporuna dayanıldığı” belirtilmesine rağmen, kararda bilirkişinin tespitinden fazlaya hükmedilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borca itiraz etmesi karşısında, alacaklının dilerse icra hâkimliğine başvurabileceği, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açabileceği, alacaklının itirazın iptali davası açması durumunda, mahkeme usul ekonomisi yönünden öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı icra mahkemesinin yerine geçerek çözümlemesi, oluşacak duruma göre diğer konuları inceleyip neticelendirmesi gerekeceği-
Dava, yediemin alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiştir. Davacının talebi yargılamayı gerektirir nitelikte olduğundan, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-