Çekin, ödenmesi için muhatap bankaya veya şubelerine ibraz edilmeyip başka bankalar aracılığıyla tahsil edilmeye çalışıldığında, bankanın kısmi ödeme yükümlülüğünün doğmayacağı-
Davanın tümü ya da bir bölümünün atiye bırakılması beyanına karşı davalı taraf “muvafakat etmiş olduğunu” bildirmiş ise atiye bırakılma nedeniyle davalı taraf yararına vekâlet ücretine karar verilemez. Çünkü atiye bırakma, davadan vazgeçme anlamına gelmediği gibi HMK.’ nun 150. maddesinde düzenlenen davanın takipsiz bırakılması da değildir. Uygulamada gelişerek kabul edilmiş, uyuşmazlığın esasının çözülmeden davanın bir tür sonlandırılması biçimidir. Bu nedenle davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin doğru olmayacağı-
Banka kredi kartlarına ilişkin uyuşmazlıkların genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği-
Davacı tarafından itiraza uğramadıkça davalı tarafından yargılamanın her aşamasında kötü niyet tazminatı talebinde bulunulabileceği-
Dava konusu uyuşmazlık ihtiyaç kredisinden kaynaklanmakta olup, davalıda tüketicidir. Bu durumda davaya tüketici mahkemelerinde bakılması gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda taraflar arasında ki ticari ilişki nedeni ile davacının faturaya dayalı olarak davalı hakkında takibe geçtiğini, davalının ödeme savunmasında bulunduğu ancak defterini ibraz etmediği “davacının ticari ilişki nedeni ile davalıdan alacaklı olduğu” gerekçesi ile “davanın kısmen kabulüne” karar vermesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece, Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişik olduğu gözetilmeden, bu raporun bir maddesine dayanılarak karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı alacaklının, lehine kesinleşen icra takibine itirazın iptalini istemekte hukuki bir yararın bulunmadığı gözetilerek, davanın belirtilen bu nedenle reddi gerekirken, davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Dava konusu çek, süresinde ibraz edilmediğinden, kambiyo vasfını yitirmiş ise de, çeki ciro yolu ile eline geçiren yetkili hamil durumundaki davacı, TTK. nun 732. maddesine dayanarak keşideci aleyhine takip yapabilir ve dava açabilir. Bu durumda davalı keşidecinin “sebepsiz zenginleşmediğini” kanıtlaması gerekecektir-
Davalının itiraz dilekçesinin içeriğinden, asıl alacağa itirazı bulunmadığı, itirazının işlemiş faiz ve faiz oranına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen, mahkemenin takibe konu alacağın tümüne itiraz varmış gibi değerlendirme yapıp hüküm kurması bozmayı gerektireceği-