Davaya konu ipotek üst sınır ipoteği olduğundan, ipotek borçlusunun ipotek akdinde gösterilen miktarla sınırlı sorumlu olduğu, ipoteği aşan kısım için ilamsız takibe girişilebileceği; bu nedenle; bu davada sadece ipotek miktarına göre hüküm vermek gerekeceği-
Gecikme zammı “faiz” niteliğinde olup, takip tarihine kadar işlemiş gecikme zammına, takipten sonrası için faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması, B.K.’na aykırılık oluşturacağından, mahkemece bu yön gözetilmeksizin karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davalı taraf “davacıdan mal almadığını” savunmaktadır. Bu durumda davacının “davalıya mal satıp teslim ettiğini” yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, fatura düzenlenmiş olmasının da tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı, davacı tarafça mal teslimine dair irsaliye sunulmamış olduğundan, davalı yanın açık muvafakati olmadıkça bu konuda tanık dinlenemeyeceği-
Mahkemece, davacı şirket tarafından davalıya fatura edilen malların teslimine dair irsaliyede imza bulunmamasından dolayı, “malın tesliminin belgelenemediğine” dair kabulünün yerinde olacağı-
HUMK’ nun 193/3. (HMK.’nun 20/1.) maddesi uyarınca hak düşürücü süre, görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, niteliği itibarı ile bilinebilir olduğundan, davacı banka lehine inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Görevli mahkemeye başvurma süresi olan 10 günlük süre hak düşürücü nitelikte bir süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, sözü edilen 10 günlük başvuru süresi içinde görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurarak, karşı tarafa yapılacak tebligat giderinin ve varsa dosya gönderme masrafının ödenmesinin gerekli ve yeterli olduğu, bu şekilde, 10 gün içinde başvurulması üzerine görevli mahkemede görülmeye başlanan dava, yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamı olduğundan, görevli mahkemede yeni bir harç alınmayacağı-
Mahkemece, davacıya alacağının niteliğini açıklattırılmasından sonra bilirkişi incelemesi yaptırtarak, dava konusu alacağın tahsili konusundan yönetimce alınmış bir karar varsa bu karara göre, eğer böyle bir karar yok ise vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalının hissesine düşen kısım saptanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Faturadan kaynaklanan alacağın likit nitelikte olduğu gözetilmeden, davacının inkar tazminatı talebinin reddedilemeyeceği-
Avukatlık ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte olan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekeceği-