Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira bozma kararında da açıkça belirtildiği gibi, ipotek borçlusu hakkındaki talep koşulları gerçekleşmemiştir. İpotek borçlusu ile asıl borçlu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan ipotek borçlusu yönünden dava koşulları oluşmadığına göre, mecburi dava arkadaşlığı olan asıl borçlu yönünden de buna bağlı olarak takip ve dava koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, bu yön üzerinde düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, gecikme zammı “faiz” niteliğinde olduğundan, mahkemece takip tarihinden sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm oluşturulması, BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davalarında hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğinin belirlenmesi halinde İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenmelidir. Yargılama sırasında borcun kabul edilmesi, başka bir anlatımla borç yönünden itiraz bulunmadığının bildirilmesi, dava tarihinde görevli olan mahkemenin görevini etkilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle “görevsizlik kararı” verilmesi, usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Alacağın yabancı para cinsinden tahsilinin talep edilmesi mümkün olsa dahi, söz konusu tazminatın yabancı paranın icra takip tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığı bulunmak suretiyle tayin ve takdir edilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden, yabancı para üzerinden icra inkâr tazminatının tahsiline imkân verecek şekilde hüküm tesisinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İlamsız icra takibi abone olmadan doğal gaz kullanımından kaynaklanan borca ilişkindir. Haksız eylem niteliğindeki abone olmadan yapılan tüketim için hesaplanan doğal gaz bedeli yanında, 6183 sayılı Yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı hesabı yapılarak bunun da tazminat miktarına ve bu yolla KDV matrahına dâhil edilmiş olması doğru değildir. Bunun yanında takibe konu alacak ticari nitelikte olmadığından ancak yasal faiz ile istenebilir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde yasal faizin üzerindeki 6183 sayılı Yasa faizi, gecikme zammı ve bunun KDV’ si ile birlikte tahsil imkânı verecek şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-
İtirazın iptali davasının koşullarından biri de; itirazın alacaklıya tebliği olup; tebligat yapılamadığında, bir yıllık dava açma süresinin işlemeye başlamayacağı-
Açılan itirazın iptali davasında alacağın varlığı ve miktarı çözüme kavuşacağından, aynı alacak için karşı dava olarak menfi tesbit davası açılmasında hukuki yara bulunmayacağı-
Dava, ödenmeyen tedavi giderleri nedeniyle girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, itirazın kısmen iptaline karar verilmişse de; mahkemece asıl alacak miktarı ile dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Bu durum talebe aykırıdır. Zira icra takip tarihindeki asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş faizi üzerinden itirazın iptali istenmiştir. Mahkemenin talebi aşarak verdiği kararın isabetli olmayacağı-
Davacı, “emlak vergisini ödemeyen davalılar hakkında başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini” belirterek itirazın iptalini istemiştir. Vergi Usul Kanunu’ nun 377. ve devamı maddelerine göre bu tür davaların genel mahkemelerde değil vergi mahkemelerinde görülmesi gereklidir. Bu nedenle “mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine” karar vermek gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Avukat, sulh ile sonuçlanan davada dava değeri üzerinden avukatlık ücreti isteyebileceği; Avukatın tarife hükümlerine göre ücret talep ettiği dikkate alınarak, tarifeye göre hak edilen ücretin hesaplanması gerekeceği-