İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Bu husus dava şartıdır. Mahkemece icra dairesinin yetkisine yönelik bir inceleme yapılmadan mahkemenin yetkisine yönelik itiraz reddedilip işin esasına girilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olup itirazında haksız çıkan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
TMK.’nun 6. maddesi uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlüdür. Buna göre davacı alacağını kanıtlamak zorundadır. Mahkemece davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, davalının defteri incelenememiştir. Davacı defterlerinin kapanış tasdikleri bulunmadığından davacı lehine tek başına delil teşkil etmeyeceği TTK.’nun 85. maddesi hükmü gereğidir. Bu durumda mahkemece tarafların iddia ve savunmaya yönelik tüm delilleri toplanıp, davalı defteri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak, deliller hep birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
İcra takibinden önce borçlunun temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından, işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin senet karşılığı kredi işlemine ilişkin olup, TTK.’ nun 8. maddesinde düzenlenen “cari hesap” şeklinde çalışan ticari bir kredi olduğu ve genel mahkemenin görevine girdiği gözetilerek, işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, tüketici mahkemesinin görevine girdiğinden bahisle, yazılı şekilde “görevsizlik kararı” verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan elektrik tüketim bedeli “likit” nitelikte olduğundan, İİK’ nun 67/2 maddesi gereği icra inkâr tazminatına hükmedilmek gerekeceği-
Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez. Borcun asıl borçludan tahsil edilmesinin mümkün olmaması halinde, şahsi teminat veren kefilden tahsilinin istenebileceği-
Banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olduğundan İİK.’ nun 67/2 maddesi uyarınca davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Davacı, zamanaşımına uğrayan çeke “delil başlangıcı” olarak dayanabilir ve temel ilişkiden kaynaklanan alacağını tanık dahil diğer delillerle kanıtlamak suretiyle talep edebilir. Salt zamanaşımına uğramış çek, alacak iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda davacı tanık deliline dayanmış ise de, dinlenen davacı tanıkları, temel ilişkiden doğan alacağın varlığı yönünde inandırıcı beyanda bulunamadıklarından ve davacı delil listesinde yemin deliline de dayanmadığından kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Kendisine vasi tayin edilmiş kişiler bakımından vasilerinin temyiz talebinde bulunabileceği- Vasi temyiz talebinde bulunmamış, asil temyiz talebinde bulunmuş ise vasiye tebligat çıkarılarak temyiz talebine icazet vermediklerini açıkça bildirmeleri, aksi halde icazet vermiş kabul edilecekleri ihtar edilmeli ve neticesine göre karar verilmelidir-