İtirazın iptali davasında bir yıllık hak düşümü süresi, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesinden itibaren başlar. Borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmedikçe, itirazın iptali için öngörülen süre işlemeye başlamaz. Mahkemece bu yönler gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın süreden reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bir kısım davalılarla yapılan avukatlık ücret sözleşmesinde ücretin, iş konusu parsellerin rayiç bedeline göre belirlenmiş olması, “hasılı davaya iştirak” niteliği taşıdığı ve sözleşmede başarıya göre değişen bir oran da belirlenmediği için avukatlık sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Kanunun kesin olarak emrettiği hukuki kurallara veya kanuna aykırılık; ahlaka veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara aykırı olmadıkça, iki tarafın yaptığı muameleler muteber addolunur. Davacı, iddiası incelendiğinde olayın ahlak ve adaba aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşıldığı gibi; bir şahsa ait olan polikliniğin ruhsatının başkası adına düzenlenmesine engel yasal bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Olayda kamu düzenine aykırı bir durum yoktur. Hal böyle olunca işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yanlış nitelendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Trafik kazalarından doğan tazminat davalarında, kusur ve hasarın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak, “likit” olmadığından, İİK’ nun 67/2 maddesinin uygulanamayacağı-
Borçlu davalılara, aleyhlerindeki icra takibi sebebi ile gönderilen ödeme emirleri bila tebliğ geri dönmüş ise de, davalılar ihtiyati haciz sırasında aleyhlerine girişilen icra takibini öğrenip takibe itiraz ettiklerine göre, alacaklının itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararı olacağının kabulü gerekeceği-
Dava, fuzulen ödenen ölüm aylıklarının ferileriyle birlikte tahsili için girişilen icra takibine, borçlunun vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip konusu alacağın likit durumda olması karşısında, borçlunun, asıl alacak üzerinden hesaplanacak %40 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde tazminata yönelik istemin reddine karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı, dava dilekçesinde itirazın iptalini istemiş ve ancak daha sonraki ıslah dilekçesi ile “davanın alacak davası olarak görülmesini” istemiştir. Davacı ıslah dilekçesindeki talebi ile bağlı olup, bu nedenle davanın alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması zorunludur. Mahkemece davaya “alacak davası” olarak bakılarak, hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, itirazın iptali olarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın bozulması gerekir-
Mahkemece, olay tarihinde poliçenin geçerli olduğu, iptal edilmesini gerektirecek delillerin dosyaya sunulmadığı ve işin ticari nitelikte bulunduğu benimsenerek “davanın kabulüne” karar vermesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Davacı tarafından kasko sigortası yapılmış aracın davalıya ait rögar kapağına çarpmasıyla oluşan hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi sonucu, bu bedelin davalıdan rücuen tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın kaldırılması davasında, mahkemenin davayı kabulünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-