İcra takibine konu edilen borcun kısmen takipten sonra, ancak dava açılmadan önce ödendiği dosya içeriğinden anlaşıldığında, itirazın iptali davasından önce ödenen kısım için alacaklının dava açmakta hukuki yararı bulunmayacağından, davadan önce ödenen kısım için inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
Fon, Fon Bankaları ve faaliyet izinleri kaldırılan Bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. O yerde birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde, “bu davaların (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği” yasaca belirlenmiş olup, mahkemece bu hususun göz önüne almadan işin esasına girmesinin bozmayı gerektireceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan ve alacaklı banka tarafından açılmış itirazın iptali davasının genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği (5464 s. K. mad. 44/2.)-
Davalı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesi kapsamındaki bir vakıf olmayıp Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan bir vakıf olup, taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı gibi, işçi işveren ilişkisi de mevcut değildir. Bu bakımdan vakıf senedinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların genel hükümlere göre çözülmesi gerekeceği-
Çeklerin takas odasına ibraz edilmesi halinde yasadan doğan “çek yaprağına ait sorumluluk tutarının ödenmeyeceği” yasa ile hüküm altına alınmıştır. Davaya konu çeklerin takas odasına ibraz edildiği gözetildiğinde, davalı bankanın sorumlu olmadığının kabulü gerekirken, mahkemece bu hususun göz ardı edilmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre, davacıya sigortalı aracı davalının yakmak suretiyle zarara uğrattığı kabul edilerek, işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken, ceza mahkemesinde delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararına dayanılarak, yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İcra takibinin konusunu oluşturan avukatlık alacağının tutarı likit olmayıp alacak tutarının saptanması yargılamayı gerektirdiğinden, olayda uygulama yeri bulunmayan İİK.’ nun 67/2 maddesi gereğince, davalının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanağın bulunmayacağı-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında “yetkili icra dairesinde takip yapılması” dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp, oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için takibe karşı usulüne uygun bir itirazın bulunması gerekeceği; davalı, aleyhindeki icra takibine itiraz etmediğinden, davanın koşulları oluşmadığından; davanın reddi ile davalı yararına vekâlet ücreti takdiri gerekeceği-
Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi kişilerden olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi konusunda takip yapabilir. Ancak “rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas ya da haciz yoluyla takip edebilirse de,poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167.madde hakkı mahfuzdur” denilerek, İİK.’da bu kurala bir istisna getirilmiştir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilmeden ve “tahsilde tekerrür” kaydı da bulunduğu dikkate alınmadan, “takipte tekerrür bulunduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin bozmayı gerektireceği-