Takastan ödenen çekin sahteliği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. “TTK’nun 724. maddesi gereğince sahte çeki ödeyen bankanın sorumlu olduğu, çekin takas merkezince ödenmesinin davalı bankanın sorumluluğunu etkilemeyeceği, sahte çeki tahsil edene bankanın rucu hakkının bulunduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne, alacak yargılamayı gerektirmediğinden inkâr tazminatına yer olmadığına” doğrultusundaki mahkeme kararının yerinde olduğu-
Arada temel ilişki varsa, bonoya dayanarak alacağın varlığı her türlü delille kanıtlanabilir. Bu gibi hallerde dava zamanaşımının da, aradaki temel ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı kurallarına göre belirleneceği-
Arada temel ilişki bulunmadığından, davacı itirazın iptali davasını, TTK. nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırmış olup, “sebepsiz zenginleşmediğini” kanıtlamak yükünün, keşideci davacıya ait olduğu-
Abonelik sonradan tesis edilmiş olsa bile, elektrik enerjisini fiilen kullananların da kullandığı enerji bedelinden sorumlu olacakları-
Dava konusu anlaşmazlık, Banka Kredi Kartı Sözleşmesi’nden kaynaklanmaktadır. Mahkemece “taraflar arasında protokol yapılması nedeni ile davanın konusuz kalmasından dolayı karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmişse de, taksitlendirme dönemi sona ermeden böyle bir karar alınmasının bozmayı gerektireceği-
Akdi ilişkinin varlığını ispat için davacı yanca, davalıya teklif olunan yemin davalı yanca kabul edilerek eda edilmiştir. Davalı yemininde “malın bir kısmını aldığını ve ayıplı olduğunu” bildirmiştir. Bu durumda akdi ilişki kabul olunduğundan, davacının BK. nun 73. ve HUMK. nun 10. maddesi uyarınca kendi ikametgâhında takip başlatma hakkı olacağı-
Tebligat, şirket daimi çalışanı ve imzaya yetkili olduğunu beyan edene tebliğ edilmiştir. Bu hali ile kat ihtarının tebliğine ilişkin tebligat geçerli olup, davalı borçluya hesabın kat ihtarında iki gün tanınmış olup, bu sürenin bitiminde temerrüde düştüğünün kabulü ve bu tarihten sonra temerrüt faizi uygulanması gerekirken, takip tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanmasının bozmayı gerektireceği-
Dosyaya ibraz edilen ve imzası inkâr edilmeyen sözleşmede, birinci ve ikinci borçlu yer almakta olup, her ikisi de akdin “borçlu” sıfatı ile tarafıdır. Bu durumda, davalı ikinci borçlunun borçtan sorumlu olması nedeni ile işin esasının incelenip bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin yorumunda hataya düşülerek “davanın husumet nedeni ile reddi”nin doğru olmayacağı-