Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “davacının davalıdan alacaklı olduğunu sunduğu delillerle kanıtlayamadığı, yemin de teklif etmediği” gerekçesi ile “asıl davanın ve dava şartı oluşmayan davalının tazminat isteminin reddine, davalı-karşı davacının iddia ettiği ödemelerini kanıtlaması nedeni ile karşı davanın kabulüne” karar vermesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İİK.’ nun 67/1 maddesi “Takip talebine itiraz eden alacaklı; itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi; madde “itirazın tebliği”nden bahsetmektedir. Somut olayda, davalının itirazının davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca İİK.’ nun 67/1. maddesindeki bir yıllık sürenin başlamadığı düşünülmeden, mahkemece aksi düşüncelerle, davacı vekilinin icra dosyasında yaptığı işlem nedeni ile itirazı bu surette öğrendiğinin kabulü ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kredi kartından doğan uyuşmazlıklarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
3167 sayılı Kanunun 10. maddesinde belirtilen tazminatın çekin ibrazı sırasında istenmemiş olmasının, sonradan istenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Davacının dayandığı akit tablosunda; davalıların “ipotek limiti miktarınca borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına” dair bir ibare bulunmakta ise de, kefalete ilişkin bir ifadeye rastlanmamakla, bu durumda davalının “kefil” olarak değil, “müşterek ve müteselsil borçlu” olarak kabulü gerektiğinden, İİK. nun 45. maddesinin göz önünde tutulması gerekeceği-
Davacının dosyaya ibraz ettiği irsaliyeli faturadan davalının davaya konu malları teslim aldığı anlaşılmaktadır. Davalı, her ne kadar bu malları davacının dava dışı kişilerle olan ticari ilişkisi nedeni ile teslim alıp, malları dava dışı kişilere teslim ettiğini belirtmişse de, bu durumu ispatlamak davalıya aittir. Davanın niteliği itibarı ile bu konuda tanık dinletmesi de mümkün değildir. Bu durumda davalıya iddiasını ispat yönünde imkân tanınarak, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı tarafın çekin karşılıksız çıkması üzerine, çek bedelini şüpheli alacaklar hesabına aktardığı, davalının ise bu çeke ilişkin olarak davacı adına alacak kaydı yapılmadığı, çekin ödeme vasıtası olmasından dolayı, davalı kayıtlarında ödeme olarak kaydedilmiş olmasının doğal olduğu, cari hesap mutabakatının çek bedelinin ödendiği anlamına geldiği, davalının “çek bedelini ödediğini ispatlayamadığı” gerekçesi ile davanın kabul edilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
İİK.'nun 67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasına ilişkin temyizin nispi harca tabi olduğu ve yasa uyarınca nispi harcın, 1/4’ünün “temyiz harcı” olarak alınacağı, harcın eksik tahsil edilmesi halinde ise, mahkemece muhtıra çıkarılarak tamamlanmasının isteneceği-
Davacının kat ihtarından önceki işlemiş akdi faiz talebi konusunda mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar alınmamasının bozmayı gerektireceği-
Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde, bankanın ödeme yükümlülüğü bulunduğu-