Borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası, yine borçlunun alacaklı aleyhine icra inkâr tazminatının tahsili amacıyla takip yapmasına engel oluşturmayacağı- Aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilen alacaklı, borçlunun tazminatın tahsili için başlattığı icra takibini durdurmak istiyorsa genel mahkemelerde borçlu aleyhine alacak davası açması gerektiği, yoksa borçlunun açtığı menfi tespit davasına dayanarak, borçlu aleyhine, kendi lehine bir sonuç elde edemeyeceği-
3.kişinin itirazın iptali davasına asli müdahil olarak katılamayacağı-
Davacının kooperatifte bulunan dairesini ve üyeliğini devrettiğini, devirle birlikte kooperatiften talep edeceği hiçbir alacağının bulunmadığından davalı hakkında başlattığı takibin durdurulduğu-  Takip konusu alacak yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı-
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Hasarın, iddia edilen yer, şekil ve zamanda meydana gelmediği, rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketindedir. O halde mahkemece, davalı sigorta şirketi tanık deliline de dayandığından, tanıkların ve tüm delillerini ibraz olanağı sağlanıp, rizikonun meydana geliş biçimi ve teminat kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Muhatap bankadan kısmi ödemenin talep edilebilmesi için onaylı fotokopisi geri verilmek üzere çek aslının muhatap bankaya ibrazının gerekeceği-
Takip konusu alacak gerçek dışı belgeler ile alınan fazla ödemelerden doğmuş olup tazminat tutarı belirgin olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, icra tazminatına hükmetmenin yerinde olmayacağı-
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Kasko sigortasının, bir meblağ sigortası olmayıp, gerçek zararı karşılamaya yönelik bir sigorta türü olduğu dikkate alındığında, tazminatın da önceden bilinebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşımadığı kuşkusuzdur. Bu nedenle mahkemece icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tüketici kredisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesince karara bağlanacağı-
İcra takip dosyasında hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmiştir. Bu durumda itirazın iptali davasında öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenmelidir. Dava şartlarından olan bu husus dikkate alınmadan, mahkemenin yetkili olup olmadığı incelenerek hüküm oluşturulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı banka, “tüketici kredisi borçlusu olan davalının ihtara rağmen borçlarını ödemediğini, aleyhine başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini” ileri sürerek itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Davacı, davalının borçlarının muaccel olduğu iddiasıyla alacağın tamamı için, icra takibi yapmıştır. Tüketici kredisinde muacceliyet şartının gerçekleşmesi için arka arkaya en az iki taksidin ödenmemiş ve asgari bir hafta süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulmuş olmalıdır. Dosya kapsamından, muacceliyet şartının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Ancak bu durumun, vadesi gelen alacakların istenmesine engel olmayacağı-