TBK'nın 508. maddesi gereğince, vekilin, vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği, davalı araç satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükellef olduğu- Başka bir deyişle, davada ispat yükünün vekil olan davalıda olduğu- İlk derece mahkemesince, ispat yükü davalıda olduğu halde, yargılamanın 04/04/2017 tarihli celsesinde davacı tarafa yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda süre verilip, davacı tarafça yemin metni sunulması üzerine, davalının da yemin ettiği anlaşıldığı- Vekalet akdinde ispat yükü, vekile aittir ve yaptığı işlerin hesabını vermeye zorunlu olduğu- Bu nedenle ispat yükü kendisinde olmayan davacının, bu konuda karşı tarafa yemin teklif etmesi üzerine, davalının ettiği yemine değer verilemeyeceği- O halde, ilk derece mahkemesince; davalının ödemeyle ilgili delilleri sorulup hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Gerek savcılıktaki ifadelerde ve gerekse davaya karşı verilen cevaptaki beyanlarda, gerçek bir borç ilişkisi olmadığı belirtildiği dikkate alındığında kötü niyetin ispatlandığı kabul edilerek davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Rücuen tazminat davası-
Mahkemece, kapatılan partinin gelir ve gider farkı olarak parti kasasında bulunması gereken miktarın Hazine'ye intikal edeceği ve bilirkişi raporundaki tespit gözetilmeyerek; ........... TL gelirin inceleme raporuna ekli tutanağın 7. maddesinde yer alan tabloda gösterilen gelirler toplamı içinde yer alıp almadığı, bir başka deyişle alacak isteminin mükerrer kayda dayalı olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmaksızın, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Dava konusu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle, davalının itirazında tamamen haksız ve alacağın da likit olduğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddi yerine kabulünün doğru olmadığı-
Harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK'nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgli işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği- Hizmet alımı sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu olmadığı- İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği- Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- 
Yerel mahkeme kararında "asıl davanın kısmen kabulüne, davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine" karar verilmiş, söz konusu karar davacı - birleşen dosya davalısı tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de yanlış olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiş ise de, icra inkar tazminatının reddine ilişkin yerel mahkeme kararı, bozma kararının kapsamı dışında kalarak asıl davada davacı aleyhine, davalı yararına kesinleştiğinden,  bozmadan sonra kurulan hükümde kesinleşen hususlar ve kazanılmış hakka rağmen asıl davada kabul edilen miktar üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşeceği ve sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı- Dava dışı işçi kıdeme esas hizmet süresinin tamamında davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatının tamamından davalı yüklenicinin sorumlu olduğu-
İcra dosyasında her ne kadar Maliye Bakanlığı takip alacaklısı olarak yazılmış ise de alacağa ilişkin borç sebebi kısmında .......... Defterdarlığı Kayyım Büro Başkanlığı'nın yazısına istinaden kayyım sıfatıyla kayyım tarafından takibin yapıldığı anlaşıldığından davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, o halde mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
"Davaya konu bononun vade tarihinden itibaren iki iş günü içerisinde protesto edilmemesi nedeniyle davacının davalı şirkete karşı olan müracaat hakkını kaybettiği, davacı tarafın söz konusu senede dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattığı, senedin davacı şirket yetkilisinin davalı şirket ortaklığından ayrılması nedeniyle dava dışı kişiye hisse devir karşılığı olarak düzenlendiğinin iddia edildiği, ancak asıl borçlunun davalı şirket olmayıp davalı şirket ortağı olduğu, taraf şirketler arasında senet düzenlenmesini gerektirir her hangi bir ticari ilişki olmadığı, davalı şirketin hisse devirleri sebebiyle hisseleri devralan dava dışı bu kişinin hisse devrinden kaynaklanan borçlarını üstlendiği düşünülse bile, alacaklının davacı şirket olmayıp şirket yetkilisi olduğu" gerekçesiyle "itirazın iptali davasının ve kötü niyet tazminatı isteminin ayrı ayrı reddine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Hukuki danışmanlık işine ilişkin sözleşmeden kaynaklı itirazın iptali davasında, bilirkişi raporuna göre "yapılan işin davalının talebi doğrultusunda olmadığı ve teslim edilen dönem çalışmasının davalı kurumun ihtiyacını karşılar nitelikte olmadığı" belirtilmişse de, kararlaştırılan işin "hukuki danışmanlık" işi olduğu ve davalı kurumca birtakım ödemeler yapıldığı gözetildiğinde, mahkemece yapılan işin seviyesi ve tüm sözleşmeye göre oranı belirlendikten sonra yapılan ödemeler de göz önüne alınarak davacının hak ettiği bedelin tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Sözleşmede işi alanın "avukat" olmasına ilişkin herhangi bir şart bulunmadığı, verilen hizmetin ancak avukat aracılığı ile yapılacak işlerden olmadığı anlaşıldığından, işi yerine getirecek kişinin avukat olup olmamasının sözleşmenin geçerliliğine herhangi bir etkisi olmadığı-