Mahkemece, “toplanan delilere göre, dava konusu senedin yazı ve rakam kısımlarında farklılık bulunduğu, yazı ile yazılan kısımda “yirmi dört TL’’ ibaresinin bulunduğu yazı ile yazılı kısma itibar etmek gerektiği, davalıların senet keşidecisinin mirasçısı oldukları, davacının tanık dinletme isteğinin yerinde görülmediği, davacının yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı” gerekçeleri ile “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Tüketici kredisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesince karara bağlanması gerekeceği-
İİK.’ nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan bir dava olup, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe icra mahkemesine yapılan itiraza karşı açılmayacağı- Davacı ıslah ile dava sebebini veya talep sonucunu değiştirebileceğinden ve davacı itirazın iptali talebini alacak talebi olarak ıslah ettiğini bildirmiş olduğundan Bu durumda ıslah talep edilebileceğinden, mahkemece ıslah talebinin HMK 177 vd. maddelerine uygun olup olmadığı üzerinde durulup varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
“Satım ilişkisine konu malların teslim edildiğini” ispat külfeti davacıya aittir. Takibe dayanak yapılan faturaların ise irsaliyesiz oldukları görülmektedir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda “davanın reddine” karar verilmiş ise de; hükme dayanak yapılan bu raporun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece davacı tarafa iddiasını kanıtlama olanağı tanınarak, sunmuş bulunduğu deliler üzerinde durulup varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı satıcı, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağının dayanağını teşkil eden fatura ve sevk irsaliyelerini incelemeye sunmak zorundadır. Usulüne uygun tutulmayan ticari defterler sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğinden davalının da ticari defteri incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile “davanın kabulüne” karar verilmesi bozma gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davacı, davasını TTK.’ nun 1301. maddesinde yazılı halefiyet hakkına dayandırmıştır. Böyle bir davada sigortacı, ödediği tazminatı değil, ödemesi gerekli gerçek zarar miktarını zarar sorumlusundan isteyebilir. Davalının kusur oranının ve araçta meydana gelen gerçek zararın belirlenebilmesi için, mahkemece konusunda uzman bilirkişiden kusur oranı ve hasar bedeline ilişkin rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde gerçek zarar belirlenmeden davacının ödediği miktara göre karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip tarihinden önce davalı tarafından ödenen miktar, itirazın iptali davasına konu edilemeyeceğinden ve itirazın iptali davasına konu edilemeyen bir alacak için kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğinden, bu miktar üzerinden davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-