Dava; hakem heyeti nezdinde açılmış olup davalılar vekili, “bu davanın hakemde görülemeyeceğini, davanın mahkemede açılması gerektiğini” savunmuştur. Bu savunma, HMK. nun 422. maddesine ilişkin bir uyuşmazlığın varlığını gösterir. O halde, davalının savunması gözetilerek uyuşmazlığın hakem eli ile çözümlenip çözümlenmeyeceği konusunda mahkemeye başvurması için davalılar vekiline uygun bir mehil verilmesi ve açılacak davanın bu dava yönünden bekletici sorun yapılması gerekir. Hakem heyetince, görev konusundaki uyuşmazlığın HMK nun 422. maddesi uyarınca usulünce kesin sonuca bağlanmadan işin esasına girişilerek hüküm kurulması HMK’ nun 439. maddesine aykırılık oluşturacağından hükmün bu nedenle bozma gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmasında “hukuki yarar” bulunmamaktadır. İtirazın iptali davası açılabilmesinin koşullarından biri; borçlunun aleyhindeki ilamsız takibe, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edip takibi durdurmasıdır. Somut olayda bu şart gerçekleşmediğinden, davanın “dava şartı yokluğu”ndan reddi gerekir. “Dava şartı” aleyhe bozma yasağının istisnalarından olduğundan, mahkemece bu yönler gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Zarar görenler tarafından açılan ilk tazminat davasında, davalı belediyenin hizmet kusuruna dayanıldığı için belediye yönünden idari yargının görevli kabul edilmesi doğru ise de, eldeki dava, rücu nedenine dayalı itirazın iptaline dair davanın, ilamsız icra takibinin itiraz sebebiyle durması üzerine açılan takip hukukuna özgü itirazın iptali davası olması sebebiyle İİK. 1 ve 67 gereğince asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Borcun ödendiği kapalı fatura ile kanıtlanmış olduğundan, ödemeye rağmen davacının icra takibine girişmesinde haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü ile İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya vade farkı uygulaması konusunda taraflar arasında benimsenmiş bir uygulama olması gerekir. Vade farkına ilişkin faturaya itiraz edilmemesi vade farkı talebinin haklı olduğunu göstermez. Mahkemece bu yönler gözetilerek vade farkı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle talebin kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-