Dava konusu vekalet ücreti alacağı likit olduğundan, itirazın iptali davasında asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, burada borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması şartının aranmadığı- Taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinde; her ayın 25'ine kadar aylık ücretlerin ödenmesi gerektiği kararlaştırıldığından, davalıların her ayın 25'inde temerrüde düşeceği, belirlenen taksitler yönünden her ayın 25'inden itibaren faiz hesabı yaptırılmak suretiyle davacının takip tarihinde ne kadar işlemiş faiz talep edebileceğinin belirlenmesi gerektiği-
Sigortacının sigortalının uğradığı zararı tazmin edeceği- Uğranılan zararı ve miktarını ispat külfetinin ise sigortalı üzerinde olduğu- Alacağın belirlenebilir olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik itirazlarının kabulü gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesinde, istinaf başvurusunun esastan reddinde, işin esası hakkında yeni bir karar verilmediği- İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde "nispi" değil "maktu" karar ve ilam harcı alınması gerektiği-
Davacı avukatın, vekaletin başladığı tarihten, murisin vefatı ile vekaletin sona erdiği tarihe kadar sağladığı hukuki yardım nedeniyle sarf etmiş olduğu emek ve mesaiye karşılık hak ve nesafete göre belirlenecek bir ücrete hak kazandığı- Mahkemece, dava konusu 14.05.2007 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi dikkate alınarak, davacı avukatın hak kazandığı ücret belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının ücret sözleşmesine göre belirlenen vekalet ücretinin tümüne hak kazandığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını dava ederek haklı çıkması gerektiği ancak borçlunun kötüniyetli olmasının yasal koşul olmadığı-
Davalı tarafından zamanaşımı def’inde bulunulan itirazın iptali davasında, TBK’nun 146. maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle zamanaşımına uğrayan davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Davanın zamanaşımı sebebiyle reddedildiği nazara alındığında karar tarihinde yürürlükte olan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği- HMK.'nun 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re'sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı-
Taleplerden her biri bakımından hüküm kurulması gerekirken HMK'nun 297. maddesine aykırı olacak şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu-
Her ne kadar “Sözleşmenin Bedeli” başlıklı 1.05. maddede sözleşmenin anahtar teslim götürü bedelli olduğu ve 3.050.000,00 USD üzerinden akdedildiği hüküm altına alınmış ise de tarafların da imzasının bulunduğu kapak sayfasında sözleşme bedelinin 3.900.000,00 USD olarak yazıldığı, yine sözleşmenin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 1.52. maddesinde, taraflar arasında ihtilaf çıkması halinde delil olarak yalnızca .............’in kayıt ve belgelerinin esas alınacağı, dosya kapsamında bulunan ve ............ tarafından hazırlanan hakedişlerin 3.900.000,00 USD bedel üzerinden düzenlendiği, yine bu hakedişlere istinaden davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından itirazsız deftere kaydedilip ödendiği hususları dikkate alındığında sözleşme bedelinin taraflarca 3.900.000,00 USD olarak kararlaştırıldığının kabulü gerekeceği- Mahkemece yapılacak işin; konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan asıl dava yönünden bedelin 3.900.000,00 USD olduğunun kabulü ile bu bedel üzerinden hesaplama yapılması, karşı dava yönünden ise, talep edilen 4.043.708,00 TL’nin davalı- karşı davacıya iade edilip edilmeyeceği, edilecekse miktarı ve bedellerin tespiti ile bu bedellerin yapıldıkları yıl piyasa rayicine uygun olup olmadığı, önceki raporlar arasındaki çelişkiler ile taraflarca yapılan itirazlar da giderilecek şekilde tespit ettirilip ve taraf defterleri incelenerek davalı karşı davacı tarafından davacı karşı davalıya 275.000,00 USD ödeyip ödemediğinin müstenidatları ile birlikte açıklanarak Yargıtay denetimine elverişli rapor alarak sonucuna uygun karar vermek ve 275.000,00 USD ödendi ise protokoldeki şartların yerine getirilmediği de dikkate alınarak bu kalem yönünden de karşı davanın kabulüne karar vermek, ödenmedi ise talebin şimdiki gibi reddine karar verilmesinden ibaret olduğu-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı bankanın davacının boş olarak kaybolduğunu iddia ettiği çek yaprakları nedeniyle davacının hesabına bloke koymasında haklı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmünün veya sözleşmenin bulunmadığı, bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmünün kurulması gerekeceği, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği-
“Teslim süresine uyulmaması durumunda, satıcının her gecikme ayı için alıcıya bir bedel ödeyeceğine" ilişkin düzenlemenin ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu- Davaya konu taşınmazlar ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin (bu hak saklı tutulmaksızın) teslim alınmış olduğundan, artık yükleniciden cezai şart talep edilemeyeceği ve bu hususun hâkim tarafından re’sen dikkate alınacağı-