Şirketin üstlendiği kredi borcu için kefil olan ortağın sorumluluğunun ortaklıktan ayrılmakla sona eremeyeceği-
Davalıların .......... tarihli dilekçesinde, kredi borcunun ipotekle temin edildiğini ve kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen taşınmazlardan beş adedinin satıldığını satılan taşınmazların ada parsel bilgisine yer vererek belirttiği, buna göre mahkemece davalıların belirttiği ipotekli taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek, gerekirse alacağı temlik eden ilgili bankadan da sorularak ipoteğin paraya çevrilmesi ile kredi tutarından düşülmesi gereken miktar olup olmadığı saptanarak davalılara tahmil edilecek parasal sorumluluğun bulunup bulunmadığının tespiti suretiyle sonuca varılması gerekeceği-
İtirazın iptali davasının konusunu icra takibine konu edilen kira alacaklarının oluşturacağı, dava dilekçesinde, takip talebindeki gibi bir kira ilişkisi ve kira alacağından bahsedilmeden, davalının fuzuli şagil olduğu belirtilerek, davacının ecrimisil alacağına binaen itirazın iptali isteminde bulunulamayacağı- Ecrimisilde bir malın hak sahibinin izni ve rızası dışında kötü niyetli olarak işgal ve kullanımından kaynaklanan bir tazminat söz konusu iken, kira ilişkisinde kiralayan ile kiracının karşılıklı anlaşması ve belli bir bedel karşılığında malın kullanımı dolayısıyla bir alacak hakkının söz konusu olduğu- Takip talebine konu edilen kira alacağı ile davaya konu edilen ve bir tür tazminat niteliğinde olan ecrimisil hakkı tamamen birbirinden farklı hukukî niteliğe sahip olduğundan, mahkemece takip dayanağı olarak gösterilen kira sözleşmesi ve kira alacağı hakkında genel hükümler dairesinde sözleşme ilişkisi ve kira alacağının var olup olmadığı incelenerek, en nihayetinde mevcut olduğu sonucuna varılması durumunda itirazın iptaline karar verilmesi olanağının bulunmadığı- İtirazın iptali davasında, ecrimisil istemine konu taşınmazı cebri ihale ile edinen davacının taşınmazda fuzuli şagil olduğunu iddia ettiği davalıya ihtarnameyi göndererek taşınmazın tahliyesi ile ecrimisil talep ettiği dikkate alındığında, davalının ihalenin kesinleştiği tarih ile anılan ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih arasındaki dönem için kötü niyetli zilyet kabul edilerek, ecrimisille sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı-
Abonelik sözleşmelerinin niteliği gereği abonelerin mal veya hizmeti bir defaya mahsus değil, sürekli olarak aldıkları- Sürekli olarak tüketilen mal veya hizmetlerin bir kısmı elektrik, su, doğalgaz gibi temel ve zorunlu ihtiyaçlar olup, satıcı veya sağlayıcı mal veya hizmeti düzenli bir şekilde aboneye sunmayı taahhüt ettikleri ve sözleşmenin kurulması ile abonenin de elektrik bedelini ödemesi gerektiği- Abone olan davalı elektrik kullanımından doğan faturaları ödememiş olup davalının elektriğin kesilmesi yönünde talebi olmaması nedeniyle elektrik vermeye devam eden davacının borcun artmasına neden olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacının müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek davacı alacağından %30 oranında indirim yapılmasının hatalı olduğu-
Mevcut davada, davalılar ödeme emrine süresi içerisinde yapmış oldukları itirazlarında zamanaşımı def’ini ileri sürmüşler ancak davaya cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunmamış iseler de davacı da zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek eldeki itirazın iptali davasını açtığından, davalı bu def’iyi dava sırasında tekrar ileri sürmese bile mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak davanın karara bağlanacağı-
Tacirler arasındaki satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak iddiası nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- İtirazın iptali davalarında, öncelikle, yetkili icra dairesinde başlatılmış olan usulüne uygun bir icra takibinin var olması gerektiği- Yetkili olmayan icra dairesinde başlatılmış bir icra takibine vaki itirazın iptali davasında, bu durumu tespit eden mahkemece davalı yararına AAÜT m. 7/2 uyarınca avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği, nispi vekalet ücretine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
İtirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu- Davanın takibe bağlılığının alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu- İcra takibinin dayanağı olan faturanın altında yer alan imza ile aynı tarihli sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında yer alan imzanın aynı olması ve faturanın alt kısmında yer alan imzanın davacı satıcıya ait olmaması karşısında faturanın kapalı fatura olduğundan söz edilemeyeceği- Ancak davalı vekilince davacı tarafından sunulan sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında yer alan imzaya itiraz edilmesi karşısında davacının malzemenin teslim edildiğini ispat etmesi gerekmekte olduğu, mahkemece imza incelemesi yapılmak suretiyle tüm deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı iş sahibi tarafından talep ve dava konusu edilen alacağının istenebilir olup olmadığı ile miktarı yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş ve alacağın kısmen kabulüne karar verildiği, bu nedenle alacak likit olmadığı halde, davacı iş sahibi yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı- Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının icra takibinde kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşmasının gerekli olduğu-
İtirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğu-
Dava konusu vekalet ücreti alacağı likit olduğundan, itirazın iptali davasında asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, burada borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması şartının aranmadığı- Taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinde; her ayın 25'ine kadar aylık ücretlerin ödenmesi gerektiği kararlaştırıldığından, davalıların her ayın 25'inde temerrüde düşeceği, belirlenen taksitler yönünden her ayın 25'inden itibaren faiz hesabı yaptırılmak suretiyle davacının takip tarihinde ne kadar işlemiş faiz talep edebileceğinin belirlenmesi gerektiği-