Mahkemece takibin devamına, davacının fazlaya dair istemlerinin reddine, hüküm altına alınan toplam alacak miktarı ve %40’ı oranında icra inkar tazminatının tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalının sorumluluğu ile davalı şirketin sorumluluğu sınırlı olarak belirlenip üzere davalılardan tahsiline, kredi kartına dayalı kredi ekstresinden kaynaklı alacağa yönelik davanın davalı kefiller yönünden reddine karar verildiği, kararın hukuka uygun olduğu-
Davalı borçlu lehine tazminata hükmedilmesi için davalının talebi gerekmekte ise de, bu talebin esasa cevap süresi içinde mahkemeye bildirmesi gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davalı yargılamanın her aşamasında tazminat talep edebilecektir. Bu durumda mahkemece davacının icra takibinde kötü niyetli olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı gerekçe ile davalının tazminat talebinin reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
6 adet çekin bankaya iade edilmediği gözetildiğinde, bankanın asgari ödeme yükümlülüğü ile ilgili risk bu çekler yönünden halen devem ettiğinden, bunlara ilişkin depo talebinin kabulü gerekeceği-
Somut olayda doğru hükme varabilmek için öncelikle, takip talebi de gözetilerek davalının, ödemesi gereken aidat miktarı, yaptığı ödemeler, varsa geciken ödemeleri, dayanak genel kurul kararları da gösterilmek suretiyle her ay için tek tek hesaplanmalı, yine geç ödemeler nedeniyle uygulanacak faiz oranlarına ilişkin genel kurul kararları dikkate alınarak ödemesi gereken gecikme zammı miktarı, aksine bir karar veya uygulama yoksa BK'nun 84.maddesine göre bulunmalı ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Mahkemece, “sözleşmede kefilin sorumlu olacağı miktarın yazılı olmadığı gibi içeriğinden de bu hususun anlaşılamadığı, bu durumda kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu icra takibine konu edilen borcun ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı borçlu, “takip konusu borcu 3 adet müşteri çekini davacıya vermek sureti ile ödediğini” savunmuş, davacı ise “çeklerden birinin ödendiğini ancak ikisinin ödenmemesi üzerine bu davayı açmak zorunda kaldığını ve ödenmeyen (karşılığı bulunmayan) çekleri mahkeme kasasında muhafaza edilmek üzere mahkemeye sunduğunu” bildirmiş, “ödenen çekin ise TBK. nun 100. maddesi gereğince borçtan mahsubunu” talep etmiştir. Böylece takip ve dava konusu borç karşılığında çek alındığı ve verildiği, tarafların kabulündedir. TBK. nun 133. maddesi uyarınca mevcut bir borç için kambiyo senedi düzenlenmesi borcun tecdidi(yenilenmesi)anlamına gelmez. Borcun tecdidi için, taraflar arasında bu konuda bir sözleşme akdedilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca davacı ödenmeyen çekler yönünden, cari hesap ve fatura alacağına dayanarak giriştiği icra takibine yönelik itirazın iptalini isteyebi
İcra takibine konu edilen miktar üzerinden itirazın iptaline karar verildiğinden gerekçeli hükmün de aynı bedele ilişkin olarak oluşturulduğu, davacı vekilinin hükmü temyiz etmeyerek onanmasını istediği, davalı vekilinin de kararın esasına ilişkin bir temyiz talebinin bulunmadığını bildirerek hükmün gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasındaki çelişki ve maddi hatadan kaynaklanan farklılığın giderilmesi için hükmün bozulmasını talep ettiği durumda, hükmün gerekçesi temyiz edenin sıfatına göre kesinleşmiş olduğundan, mahkemece 6 aylık kira bedeli tutarı paranın TL karşılığı tazminat miktarı üzerinden icra takibinin kısmen iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği-