Mahkemece, ana sözleşmedeki hükümlerin davacı aleyhine yorumlanmasının hukuka aykırı olacağı, davalı kooperatifçe davacıya ürün bedelinin ödenmesi konusunda sözleşmede yazılan şekilde halen bir karar alınmadığı, aradan hüküm tarihine göre 5 yılı aşkın bir sürenin geçtiği gibi halen de ödeme konusunda ne zaman karar alınacağının belirsiz olduğu, davacıyı bu şekilde tamamen davalının iradesine teslim eden sözleşme ve kararların genel hukuk kurallarına ve hak kavramına aykırı bulunduğu, bu şekilde ana sözleşme hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalındığında davacının alacağını talep etme hakkının, davalının irade ve keyfine tabii olacağı, bu durumun kabul edilemez olduğu, buna göre asıl alacağın muaccel hale geldiği ancak birikmiş faiz yönünden hukukta muaccel olma ile temerrüde düşme kavramları aynı anlama gelmeyip, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, ayrıca alacak miktarının taraflar arasında tartışmasız belirgin ve likit bulunduğu gerekçesiyle, ana para yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline, birikmiş faize ilişkin talebin reddine ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Su tüketiminin fiilen taşınmazı kullanan kişilere ait olduğu, davacı her ne kadar su tüketim borcunu davalıdan istemiş ise de , aynı aboneye bağlı olarak taşınmazın farklı bölümlerini kullanan dava dışı kiracıların da tüketimden sorumlu oldukları, zira üç kiracı tarafından kullanılan her bölümde olmak üzere üç ayrı su sayacı bulunduğu belirlenmiş olmakla davalı dışındaki kiracıların da su tüketiminden sorumlu oldukları-
Taraflar tacir olup, kira ödemelerinin her iki tarafın ticari defterlerinde yer alması gerektiğinden, mahkemece icra takibine konu edilen aylar kirasının ödenip ödenmediğinin belirlenmesi yönünden konusunun uzmanı bilirkişi marifeti ile her iki tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “sözleşmenin bitim tarihinden itibaren süresinde fesih bildiriminde bulunulmadığı için sözleşmenin uzadığı, davalının feshinin haklı olmadığı, davalının feshinin sözleşmenin bitim tarihinden itibaren sonuç doğuracağı, davacının sunduğu hizmetlerden kaynaklanan faturalara dayalı alacağın yerinde olduğu” gerekçeleri ile “davanın kabulüne, davalının iki ayrı icra takibine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, ayrı ayrı %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Takip dayanağı ilam İİK.nun 277 ve müteakip maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davası sonucunda, aynı yasanın 283/2. maddesi gereğince bedele hükmedilmesine ilişkin olup; bu tür kararlarda amaç yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağının tahsili olanağını sağlamaktan ibaret olup, tapu kaydının iptaline yönelik bir hüküm yer almayacağından söz konusu ilamın bu haliyle ayni değil şahsi hak doğurur nitelikte olup HUMK.nun 443/4.maddesi kapsamında kalmadığından infazı için kesinleşmesi şartı aranmayacağı-
Kira alacağı nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi-
Kira alacağı nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali, tahliye ve icra inkar tazminatı istemi-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirdiği, o halde İİK.nun 149. maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının olmadığı-