İtirazın iptali davasında kural olarak ispat külfeti alacaklı davacıya aittir. Davalı akdi ilişkiyi inkar ettiğinden davacının bu iddiasını HUMK.’ nun 288. maddesi gereğince yazılı delille kanıtlaması gerekir. Kapanış tasdiki bulunmadığı anlaşılan davacının ticari defterleri lehine delil teşkil etmez. Ayrıca takip dayanağı irsaliyeli faturada teslim alan kısmında isim ve imza bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacı usulüne uygun olarak takip ve dava konusu fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini ispatlayamadığı halde aksi düşüncelerle davanın kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı “davacıdan mal alışverişi yapmadığını, irsaliyelerde imzası bulunan kişilerin çalışanı ya da yetkilisi olmadığını” belirterek “davanın reddini” istemiştir. Takibe konu faturalara dayanak teslime ilişkin dosyaya sunulan sevk irsaliyelerinde teslim yerinde davalı isim- soyadı ve adresi bulunmakta, “teslim alan” kısmında muhtelif kişi isim ve imzaları yer almaktadır. O halde mahkemece, irsaliyelerde imzası bulunan kişiler hakkında taraflardan ayrıntılı bilgiler sorularak, davalı çalışanı olup olmadığı konusunda araştırma yapılarak, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme sonucu karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Dava dilekçesinde itirazın iptalinin ve alacağın istenildiği, itirazın iptaliyle icra takibinin devam ederek alacağın tahsili sağlanabileceğinden itirazın iptali ile alacağın birlikte istenmesine hukuki olanağın bulunmadığı, mahkemece her iki istemin birlikte kabul edilmesinin bozma nedeni olduğu-
Dava, banka çalışanının zimmetine geçirmiş olduğu mevduatın tahsili amacı ile yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının mevduat alacağının likit nitelikte olduğu gözetilerek İİK.’ nun 67. maddesi hükmü gereğince davacı alacaklı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, bu istemin reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu alacağın miktarı sözleşme ile kararlaştırılmış olup, likit olduğundan davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece, ana sözleşmedeki hükümlerin davacı aleyhine yorumlanmasının hukuka aykırı olacağı, davalı kooperatifçe davacıya ürün bedelinin ödenmesi konusunda sözleşmede yazılan şekilde halen bir karar alınmadığı, aradan hüküm tarihine göre 5 yılı aşkın bir sürenin geçtiği gibi halen de ödeme konusunda ne zaman karar alınacağının belirsiz olduğu, davacıyı bu şekilde tamamen davalının iradesine teslim eden sözleşme ve kararların genel hukuk kurallarına ve hak kavramına aykırı bulunduğu, bu şekilde ana sözleşme hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalındığında davacının alacağını talep etme hakkının, davalının irade ve keyfine tabii olacağı, bu durumun kabul edilemez olduğu, buna göre asıl alacağın muaccel hale geldiği ancak birikmiş faiz yönünden hukukta muaccel olma ile temerrüde düşme kavramları aynı anlama gelmeyip, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, ayrıca alacak miktarının taraflar arasında tartışmasız belirgin ve likit bulunduğu gerekçesiyle, ana para yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline, birikmiş faize ilişkin talebin reddine ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Su tüketiminin fiilen taşınmazı kullanan kişilere ait olduğu, davacı her ne kadar su tüketim borcunu davalıdan istemiş ise de , aynı aboneye bağlı olarak taşınmazın farklı bölümlerini kullanan dava dışı kiracıların da tüketimden sorumlu oldukları, zira üç kiracı tarafından kullanılan her bölümde olmak üzere üç ayrı su sayacı bulunduğu belirlenmiş olmakla davalı dışındaki kiracıların da su tüketiminden sorumlu oldukları-