Dava konusu alacak mal satışı nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı cari hesaptan kaynaklanmakta olup, likit (muayyen) nitelikte olduğundan, itirazında haksız çıkan davalı aleyhine, İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davanın, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı ortak aleyhine, davacı kooperatifçe girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, dava konusu aidat alacağı ve faiz oranları genel kurul kararlarına dayanmakta olup, miktarı bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliğine göre, davacı yararına İİK 67/2. maddesi uyarınca icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava konusu çeklerin ibraz tarihinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanununun 8/4 maddesine göre; takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, üçüncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmi ödeme yapılamaz. Dava konusu çeklerin muhatap bankadan başka bankalara ibraz edildiği anlaşıldığından anılan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 6/son maddesi “Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmi ödeme yapılmaz...” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden, aksine düşüncelerle yazılı şekilde “kısmi ödeme”ye hükmedilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Takip borçlusunun, alacaklının itirazın iptali davası açabileceği ya da itirazın kaldırılmasını isteyebileceği süreleri beklemek yerine, alacaklı İİK 68. maddedeki belgelere dayanmış olsa da olmasa da takip nedeniyle oluşan belirsizliği gidermek için açtığı menfi tespit davasında hukuki yararının olacağı-
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece öncelikle davalı defterinin ibrazı için çıkartılan davetiyenin tebliği usulsüz olduğu ve TTK.’ nun 86. maddesindeki meşruhatın yazılması davacı defterinin lehine kanıt teşkil etmesinin mümkün bulunmaması sebebiyle doğru olmadığı ve hukuki sonuç doğurmayacağından, davalıya defterini ibraz etmek üzere usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ ettirilip ibrazı halinde konusunda uzman mali müşavir bilirkişi marifetiyle kayıt ve defterler üzerinde inceleme yaptırılması, davalının defterlerini ibrazdan kaçınması ya da davacının iddiasını doğrular kayıt bulunmaması halinde, sözleşme konusu eserin bulunduğu mahalde konusunda uzman teknik bilirkişi incelemesi yaptırılarak sözleşme konusu ve fatura içeriği işlerin yapılıp yapılmadığı ve davacı yüklenicinin faturada yazılı iş bedelini hak kazanıp kazanmadığı hususunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi ve bu halde alacağın varlığı ile miktarı yargılama sonucu belirlenmiş olacağı ve likit sayılamayacağından davalının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulamayacağı-
Peşin bedelli veya normal statüde ortak olunup olunmadığının belirlenmesi istemine ilişkin bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan (üyeliğinin türünde çekişme bulunan) işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-