Mahkemece, davalı kooperatifin üyesi olan davacıya 2006 yılında teslim edilen ürün bedelinin halen ödenmediği, ödeme konusunda ne zaman karar alınacağının belirsiz olduğu, anasözleşme hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalındığında davacının alacağını talep etme hakkının davalının irade ve keyfine tabi olacağı, davacıyı bu şekilde tamamen davalının iradesine teslim eden sözleşme ve kararların genel hukuk ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olduğu, bu nedenle asıl alacağın muaccel hale geldiğinin kabulü gerektiği, birikmiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, ayrıca alacak miktarının taraflar arasında belirgin ve likit bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 12.700,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilmesine, fazlaya ve birikmiş faize ilişkin isteklerin reddine, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava konusu bono, ciro yoluyla davacıya geçmiş olduğundan davacının, “keşideci imzasının sahte olduğunu bile bile senedi devraldığı” kanıtlanmadıkça, kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulması doğru görülmez. Somut olayda; davacının takibinde kötü niyetli olduğuna dair yeterli delil bulunmadığından, davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmaması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz durumunda, dava şartı olduğundan, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekeceği-
Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf, davaya verdiği cevabında mal teslimini kabul etmeyip “sevk irsaliyelerinde teslim alan kişi olarak imza atan kişinin şirket çalışanı olmadığını” söylemektedir. Bu durumda mahkemece sevk irsaliyelerinde teslim alan kişi olarak görülen şahsın, davalı çalışanı olup olmadığı araştırılarak, taraflarca sunulan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm oluşturmanın bozmayı gerektireceği-
“Hukuki yarar bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilen dava nedeniyle davalı aleyhine %40 (şimdi; %20) icra inkâr tazminatına hükmolunmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Somut olayda, yerel mahkeme kararı yeterli gerekçeyi içermediğinden, kararın bozulması gerekeceği-
Dava; takibe konu ticari kredi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın çözümlenmesinde ticaret mahkemesi görevli olduğu halde, bu husus gözetilmeksizin, dosya içeriğindeki dava dışı kişiye ait tüketici kredisi ödeme planı dikkate alınarak “görevsizlik kararı” verilmesinin bozmayı gerektireceği-