Genel kredi sözleşmesinin kefiline karşı yapılan takipte, asıl borçlu ile yapılan sözleşmedeki yetki şartı kefili bağlamayacağından, yetkili mahkeme kefilin yerleşim yeridir-
Takibe konu çekin keşide tarihi 25.02.2009 olup, aynı tarihte bankaya ibraz edildiği bankaya ibraz edilen çekin keşide edildiği tarihteki mevzuata göre 6 ay içinde zamanaşımına uğrayacağı- Sebepsiz iktisap talebinin, çekin keşide edildiği tarihten itibaren 6 ay+1 yıl içinde takip veya dava yolu ile ileri sürülmesi gerektiği- Davacı alacaklı, çeke dayanarak 27.04.2010 tarihinde takibe geçerek zamanaşımı süresini kesmiş olup, davacı bu talebini 6762 sayılı TTK. nun 644. maddesinde öngörülen sürede ileri sürdüğünden, mahkemece talebin süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, davacının dava dilekçesinde “sebepsiz zenginleşmeye dayandığı halde itirazın iptali davasında sebepsiz zenginleşmeye dayanılmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Garantörlük sözleşmesine dayalı rücuen alacak istemi-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olduğundan, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Borcundan dolayı ASKİ tarafından sökülen su sayacı yerine sonradan belirsiz bir tarihte takılan sayaçla su kullanılmasının kaçak su tüketimi olarak kabul ederek anılan tarife hükmü uyarınca bedelinin altı kat cezalı olarak tahsilinin gerekeceği-
Bir yıllık itirazın iptali davasını açma süresi kural olarak "borçlunun itirazını" alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlarsa da, alacaklının itirazın iptali davası açmadan önce icra mahkemesine başvurarak "borçlunun itirazının kaldırılmasını" istemiş olması halinde, alacaklı icra mahkemesine başvurduğu tarihte borçlunun itirazını öğrenmiş sayılacağından bu durumda itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının, icra mahkemesine başvurduğu tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemede itirazın iptali davası açması ve aksi takdirde açılan davanın "süre aşımı" nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bu tür davalarda davacı taraf “takibe konu alacağın dayanağı olan işin yapıldığını/hizmetin verildiğini/malın teslimini” kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda davacı taraf faturaya dayanmış olup, herhangi bir teslim belgesi sunmamıştır. Fatura tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. Dava konusu faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olup olmadığının anlaşılamadığı bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Mahkemece davalı yanın davayı inkâr ettiği, mal tesliminin tanık dinlenmesi suretiyle kanıtlanamayacağı ve davacı yanın yemin deliline dayanmadığı göz önünde bulundurularak, bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Borçlar Kanunun 88. maddesinin son cümlesine göre, kural olarak, belge borçluya geri verildiğinde borç sakıt olmuş olur. Diğer bir deyimle borç belgesinin borçluya geri verilmesi borcun ödendiğinin karinesi sayılır. Bu durumda; davacının ilk takibinde ve ihtiyati haciz isteminde 3.200.00 TL. için istemde bulunduğu, bononun davalı elinde bulunmasının ifanın karinesi olduğu dikkate alınarak davacının bonodan dolayı bakiye bir alacağı bulunduğunu kanıtlaması gerektiği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yanılgılı şekilde karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-