İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu, alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkeme tarafından borçlunun şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu, davacı alacaklı icra dosyasındaki takip talebinde asıl alacağa takip talebinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunmamış olup, mahkemece HUMK. m. 74.(HMK. m.26) gözetilmeden talep aşılarak “takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülmesi”nin bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptaline konu takip dayanağı para alacağına ilişkin olup, para alacağı için dava konusu olmayan taşınmazlar üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takibe konu çekin keşide tarihi 25.02.2009 olup, aynı tarihte bankaya ibraz edildiği bankaya ibraz edilen çekin keşide edildiği tarihteki mevzuata göre 6 ay içinde zamanaşımına uğrayacağı- Sebepsiz iktisap talebinin, çekin keşide edildiği tarihten itibaren 6 ay+1 yıl içinde takip veya dava yolu ile ileri sürülmesi gerektiği- Davacı alacaklı, çeke dayanarak 27.04.2010 tarihinde takibe geçerek zamanaşımı süresini kesmiş olup, davacı bu talebini 6762 sayılı TTK. nun 644. maddesinde öngörülen sürede ileri sürdüğünden, mahkemece talebin süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, davacının dava dilekçesinde “sebepsiz zenginleşmeye dayandığı halde itirazın iptali davasında sebepsiz zenginleşmeye dayanılmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Genel kredi sözleşmesinin kefiline karşı yapılan takipte, asıl borçlu ile yapılan sözleşmedeki yetki şartı kefili bağlamayacağından, yetkili mahkeme kefilin yerleşim yeridir-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olduğundan, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Garantörlük sözleşmesine dayalı rücuen alacak istemi-