Dava; itirazın iptali davası olup, mahkemece dava konusu alacağın dava açıldıktan sonra ödenmesi nedeniyle, “konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de, itirazın iptali davalarında dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz sırasında dikkate alınacağı gözden kaçırılarak, esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptali davasında kural olarak ispat yükünün alacaklıda olduğu, davalı, mal teslimini inkâr ettiğinden, davacının “mal satıp, teslim ettiği” yönündeki iddiasını, HUMK’ nun 288.(HMK.’nun 200.) maddesi uyarınca yazılı delile kanıtlaması gerekeceği, kapanış tasdikleri bulunmadığı anlaşılan davacının ticari defterleri lehine delil teşkil etmeyeceği, mahkemece kapanış tasdikleri bulunmayan davacı defterindeki kayıtların incelenmesi sonucu düzenlenen yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptali davasının, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından itirazın tebliğ tarihinden bir sene içerisinde açılması gerekir. Bu sürenin hesaplanmasında; İİK. nun 19. maddesi hükmü dikkate alınmalıdır. İİK. nun 67. maddesinde gösterilmiş olan bu süre, hak düşürücü süredir. Somut olayda, “davalı borçlunun itirazının ve takibin durmasına” ilişkin kararın davacı alacaklıya 18.11.2009 tarihinde tebliğ edildiği çekişmesizdir. Borçlu hakkında itirazın iptali davasının açılma tarihi 14.12.2010’ dur. Bu durumda itirazın iptali davasının dava şartlarından olan ve hak düşürücü süre niteliğinde bulunan re’sen dikkate alınması gereken bir yıllık sürede davanın açılmamış olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, işin esasına girilip hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
Dava konusu çek zamanaşımına uğramış olduğundan bu çeke dayalı olarak kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Ancak arada temel ilişki varsa bu belgeye yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabileceğinden, somut olayda davacı aralarında temel ilişki bulunduğu davalı H.N. Şirketine temel ilişkiye dayalı olarak alacak iddiasında bulunmuştur. Diğer davalı A.G. arasında temel ilişki bulunmaması nedeniyle anılan davalıya başvurma hakkı bulunmamaktadır. O halde çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu düşünülerek; davacının iddiasını tanık dâhil her türlü yasal delille kanıtlayacağı gözetilip, banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak icra takip tarihi itibarıyla davacı bankanın teminat olarak verilen çekin dayanağı genel kredi sözleşmesinden dolayı alacağının bulunup bulunmadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
ava itirazın iptaline ilişkin olup, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen 12.05.2006 tarihli... TL. Limitli genel kredi ve 26.05.2006 tarihli... TL. limitli artırım sözleşmelerinde davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer aldığı, takibe konu 27.12.2007 tarihli... TL. Limitli genel kredi sözleşmesinde ise davalının kefil olarak imzasının bulunmadığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır. Dava ve takibe konu alacağın dayanağı olan genel kredi sözleşmesinin önceki sözleşmelerden bağımsız olduğu anılan sözleşmede ve gerekse ödeme planında imzası bulunmayan davalının kefil olarak takip konusu alacaktan sorumluluğundan bahsedilemez. Mahkemece bu yön gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Görünürde bir imza taşıyan kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlatan ve tüzel kişi olan davacının icra takibinde kötü niyetli olup olmadığı üzerinde yeterince durulmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece, “alınan bilirkişi raporu ile davacının dava dışı şirketten takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu, verilen ipotek üst sınır ipoteği olup sorumluluğun ipotek limitini aşamayacağı, alacağın likit olduğu” gerekçesiyle “davalının takibe itirazının ipotek limiti ile sınırlı olarak iptaline, takibin devamına,%40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İtirazın iptali davasında, davalı borçlu tarafından icra takibi sırasında gönderilen ödeme emrine İİK’ nun 62. maddesinde düzenlenen yedi günlük yasal sürede itiraz edilmiş olmasının, dava şartı olduğu-