Davalı takipten sonra icra takibine konu edilen asıl alacağı ödemiş olup davacı da asıl alacağın ödendiğini ileri sürerek, takip masrafı, takip tarihinden sonra işleyecek faiz ve vekalet ücreti gibi borcun ferileri yönünden itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl alacak ödenmiş olsa bile, davalı itirazı ile takip masrafları, faiz ve vekalet ücreti yönünden takip durduğundan davacının takip giderleri, faiz ile vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini istemesinde hukuki yararın bulunacağı-
Borçlunun faizin belli bir kısmına itiraz ettiği, hukuki ilişkiyi kabul edip, itirazını faiz ile sınırlandırdığının kabulü ile mahkemece itiraz konusu faiz yönünden gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki akdi ilişki davacı tarafça kanıtlandığına göre davadışı kişiye davacının talimatı olmaksızın yapılan ödeme kötü ödeme olup davacıyı bağlamayacağından davalının davacıya araç bedellerini ödediğini yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilmesi gerekeceği-
Faturaya dayalı icra takibinden önce davalı temerrüde düşünülmediğinden, takip tarihinden önce işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı- İcra takip tarihinde yabancı para alacağının tahsilinin talep edildiğinden, takip tarihinden fiili ödeme gününe kadar 3095 sayılı Kanun'un 4/A maddesi uyarınca faize hükmedilmesi gerektiği-
Davanın temelini oluşturan icra takibinde 31 adet faturaya dayanılarak alacak talebinde bulunulduğu, mahkemece uyuşmazlığın takip ve dava konusu yapılan 31 adet faturalarla sınırlı olarak değerlendirilip çözümlenmesi gerekirken tüm cari hesap ilişkisi inceleme konusu yapılmak suretiyle hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-
Dava ve takip konusu alacak faturaya dayalı olup likit (bilinebilir,belirlebilir) olduğundan İİK'nın 67/2 maddesi gereğince davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde bu istemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında, davacı ile davalı arasındaki temel ilişkide alacağın ispatının davacıya ait olacağı-
Yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasının koşullarından birisi olduğu, dava koşullarının bulunup bulunmadığının mahkemece re'sen inceleneceği-
Yerel mahkemenin bozma kararına uyduğu takdirde anılan bozma kararı da gözetilerek davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulü ile kayıt kabul yönünden karar verilmesi gerekirken, itirazın iptali şeklinde hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-