Davanın, ödenmeyen aidat borçları ile ilgili takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece her ne kadar davanın kısmen kabulü ile takipte talep olunan 12.768,00 TL asıl alacak ve 7.521,61 TL işlemiş faiz toplamı 20.289,61 TL üzerinden takibin devamına karara verilmiş ise de, faize faiz işletilmesi 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 104/son maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121/son maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi, 6098 sayılı TBK'nın 120. ve bu yasa hükmünün görülmekte olan davalarda da uygulanacağını emreden 6101 sayılı Uygulanan Kanunu'nun 7. maddesi hükmüne göre genel kurulda kabul edilen faiz oranının yasal faizin %100'ünden fazla olamayacağından, asıl alacağa işletilecek faizin de takip tarihinden itibaren yasal faiz olmasının gerekeceği-
HMK’nın 114/1-g ve 115/2. maddelerine göre, davacıya gider avansı için süre verilmeksizin, masraf olmadığından bahisle tebligat yapılmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği, kararın bu nedenle bozulması gerekeceği-
Davalının davacı aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine davacının süresinde itiraz ettiği ve takibin onun yönünden durduğu, bunun üzerine davalı tarafından İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 2013/154 esas sayılı dosyası ile görülen itirazın iptali davasının açıldığı, davacının takip konusu borca yönelik itirazlarını söz konusu davada ileri sürme imkanı bulunmakta olup, eldeki davayı açmakta hukuki yararının olmadığı-
İcra takibinden önce dahi menfi tespit davası açılabileceğinin yasada açıkça düzenlenmiş olmasına (İİK m.72/1); itiraz üzerine takip durmuş bulunmasına rağmen alacaklının, itirazın iptali veya genel hükümlere dayalı dava açma hakkının mevcudiyeti karşısında; borç tehdidi altında olan davacının, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğundan, bu durumda, mahkemece, davacının hukuki yararının varlığının kabulü ile işin esasının çözümlenmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmadığından kararın bozulması gerekeceği-
Kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları, TBK 530. maddesi kapsamında vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kiraya verenden isteme hakkının olduğu, ancak davalının taşınmazı tahliye ettiğini ispat edemediği anlaşılmakla davalı kiracı taşınmazı tahliye etmeden 3.500 TL olan faydalı masraf alacağının kira borcundan düşülmesini isteyemeyeceği, bu nedenle mahkemece 3.500 TL faydalı giderin kira alacağından düşülmesinin doğru olmadığı-
Atık su kulanım bedelinden, fiili kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler kullanım süre ve miktarı ile sorumlu olduğu- Mahkemece mahallinde keşif yapılarak davalı tarafın defter ve belgeleri de incelenerek işyerinin büyüklüğü, çalışan personel sayısı, işyerinin müşteri kapasitesi belirlenip, davalının tüketilebileceği su ve atık su miktarının tespit edilerek, dava konusu atık su bedellerinin bilirkişi tarafından ayrıca denetime elverişli bir şekilde hesaplaması gerektiği, bilirkişi raporunun yetersiz olup hükme esas alınamayacağı-
Gecikme cezasının faiz niteliğinde olduğu, takip konusu alacağın kaçak elektrik tüketim bedelinden eş söyleyişle haksız fiilden kaynaklandığı, bu nedenle kaçak elektrik tutanağının düzenlendiği tarihten (eylem tarihinden) itibaren yasal faiz istenebileceği, nitekim davacı yanın da 08.03.2007-21.02.2008 dönemi için yasal faiz talebinde bulunduğu, o halde mahkemece dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile talep edilen dönem için işlemiş yasal faiz ve KDV miktarı hesaplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kaçak elektrik bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin olarak, alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanacağından, alacağın likit kabul edilemeyeceği ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Kaçak elektrik bedelinin tespiti konusunda görüşüne başvurulan bilirkişinin serbest muhasebeci mali müşavir olduğundan bu rapora itibar etmek yerine uzman elektrik veya elektrik elektronik mühendisi olan bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekeceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan ekstre borçlarına ilişkin icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin davada, uyuşmazlığa özel kanun niteliğinde bulunan 5464 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği düşünülmeksizin, işleyecek temerrüt faiz oranına genel kanun niteliğinde bulunan TBK hükümlerine göre hükmedilmesinde isabet görülmediği-